
Muğla'da yaz sıcağının kavurduğu bir öğle sonrası, ansızın yükselen dumanlar herkesi alarma geçirdi. Marmaris'in göbeğinde, ormanın ciğerlerini sızlatan bir yangın haberi, sosyal medyayı bir anda sarıverdi. Durum ciddiydi, hem de çok.
Olay yerine intikal eden itfaiye ekipleri, alevlerle mücadele etmek için var gücüyle çalışıyor. Rüzgarın da yardımıyla—ya da kötü etkisiyle diyelim—yangın yayılmaya devam ediyor. Şu ana kadar 4 helikopter ve sayısız arazöz yangın bölgesine sevk edilmiş durumda. İnsan ister istemez düşünmeden edemiyor: Acaba kontrol altına alınabilecek mi?
Bölge sakinlerinin tedirgin bakışları altında, alevlerin ne tarafa doğru ilerleyeceği merak konusu. Özellikle yerleşim yerlerine sıçramasından endişe ediliyor—ki bu, herkesin en büyük korkusu. Yetkililer henüz bir tahliye uyarısı yapmadı, ama telefonlar çalıyor, komşu komşuya haber veriyor. İnsanın içine o işte, bir “acaba” duygusu yerleşiyor.
Hava Araçları Devrede
Yangın söndürme helikopterleri su atma çalışmalarını aralıksız sürdürüyor. Gökyüzünden yapılan müdahaleler, alevlerin büyümesini bir nebze olsun geciktiriyor belki, ama rüzgarın şiddeti işleri zorlaştırıyor. İnsan doğanın gücü karşısında bir kez daha çaresiz hissediyor—ne teknoloji ne de ekipler, bir anda direnç kazanan alevlere yetişemiyor sanki.
Son durumla ilgili resmi açıklamalar sınırlı. Kimse “kontrolden çıktı” demiyor, ama için için herkes aynı şeyi düşünüyor. Sosyal medyada dolaşan görüntüler ise durumun vahametini gözler önüne seriyor. Duman bulutu öyle büyük ki, Marmaris’in üzerine adeta bir karabasan gibi çökmüş.
“Paniğe Gerek Yok” Deniyor Ama…
Yetkililer panik yapılmaması konusunda uyarılarda bulunsa da, orman evlerine yakın olanlar için endişe katlanarak artıyor. İnsanlar arabalarını hazırlıyor, değerli eşyalarını topluyor—daha önce yaşanan yangın felaketlerinin hafızalarda bıraktığı izler hâlâ taze çünkü.
Yangının çıkış sebebi henüz bilinmiyor. İhmal mi, kaza mı, yoksa kasıt mı? Sorular havada uçuşuyor. Kesin olan bir şey var: Muğla bir kez daha ateşle imtihan ediliyor. Umarım en kısa sürede kontrol altına alınır ve kimseye bir şey olmaz. Doğanın intikamı sert oluyor çünkü—biz insanlar unutsak da, o asla affetmiyor.