
Dumanın gökyüzünü kapladığı o korkunç günün ardından, geriye sadece hüzün ve bir avuç kahramanın anısı kaldı. Orman yangınlarıyla boğuşurken canlarını veren bu yiğit insanlar, belki de hiç tanımadığımız ama şimdi yüreklerimizde yer eden isimlerdi.
Sabahın erken saatlerinde başlayan cenaze töreni, adeta bir milletin ortak acısını yansıtıyordu. İnsanlar, ellerinde Türk bayraklarıyla sokakları doldurmuş, göz pınarları kuruyana kadar ağlıyorlardı. Kimi dizlerinin üzerine çökmüş, kimi havaya kaldırdığı yumruğuyla isyan ediyordu bu acımasız kader karşısında.
Bir Milletin Sessiz Çığlığı
Cenaze namazı sırasında duyulan tek ses, hıçkırıklardı. İmamın okuduğu dualar, bazen bu hıçkırıklar arasında kaybolup gidiyordu. Herkes biliyordu ki, burada yatanlar sadece işçi değil, vatanın evlatlarıydı.
Tabutlar omuzlarda taşınırken, bazıları dayanamayıp bayılıyordu. Özellikle genç bir kadının, "Babacığım!" diye haykırışı, orada bulunan herkesin yüreğini dağlamıştı. O an, acının ne kadar evrensel olduğunu bir kez daha anladık.
Kahramanların Ardından
Defin işlemleri sırasında devlet yetkilileri de hazır bulundu. Ancak hiçbir protokol, bu kadar samimi ve içten olamazdı. Gözyaşlarını tutamayan bakanlar, işçi aileleriyle tek tek ilgilendi. "Vatan sağ olsun" sözleri, bu kez gerçekten yürekten geliyordu.
- Toplam 7 işçi şehit oldu
- Yangın hala kontrol altına alınamadı
- Bölge halkı yardım için seferber oldu
O gece, sosyal medyada #ŞehitlerÖlmez etiketi trend oldu. İnsanlar, bu kahramanların unutulmayacağına dair söz veriyordu. Belki de bu acı, hepimizi biraz daha insan yapacaktı - kim bilir?
Şimdi geriye, alevlerin arasından çıkan o son fotoğraf kaldı: Yorulmuş, kararmış yüzleriyle dinlenen işçiler... Hiçbiri, o anın son anları olacağını bilmiyordu. Ve biz, onların bu fedakarlığını asla unutmayacağız.