Dün akşam saatlerinde başlayan orman yangını, rüzgarın da etkisiyle kontrol altına alınamadı ve yakındaki bir mahalleye sıçradı. Alevler, adeta bir canavar gibi evleri tek tek yutmaya başladı. İtfaiye ekipleri saatlerce mücadele etse de, yangının önüne geçmek mümkün olmadı.
Mahalle sakinleri, olay anını "kâbus gibi" diye tanımlıyor. "Bir anda her yer alev aldı, kaçacak yer yoktu" diyen bir vatandaş, yaşadığı şoku kelimelere dökemiyor. Yangının ardından geriye, yanmış eşyaların ve hasarlı duvarların oluşturduğu bir enkaz yığını kaldı.
İtfaiye Ekipleri Gece Boyunca Mücadele Etti
Yangın, saatler süren bir mücadelenin sonunda kontrol altına alınabildi. Ancak, zarar çoktan gerçekleşmişti. Mahalledeki onlarca ev tamamen kullanılamaz hale geldi. İtfaiye ekipleri, soğutma çalışmalarına devam ederken, yetkililer bölgede incelemelerde bulundu.
"Bu bir doğal afet değil, ihmalkârlık!" diye isyan eden bir başka mahalle sakini, yangının önlenebilir olduğunu savunuyor. Kim bilir, belki de haklıdır. Ama şimdi geriye dönüp bakmanın bir anlamı yok. Önemli olan, bu acı tecrübeden ders çıkarmak ve bir daha böyle bir felaketin yaşanmamasını sağlamak.
Yaralar Sarılmaya Çalışılıyor
Yangından etkilenen aileler için yardım kampanyaları başlatıldı. Belediye ekipleri, geçici barınma çözümleri üzerinde çalışıyor. Ancak, kaybedilen anıların ve eşyaların yerini hiçbir şey dolduramaz. Bu yangın, sadece evleri değil, yürekleri de yakıp geçti.
Uzmanlar, benzer felaketlerin yaşanmaması için ormanlık alanlarda daha sıkı önlemler alınması gerektiğini vurguluyor. Peki, bu uyarılar dikkate alınacak mı? Yoksa bir sonraki yangında yine aynı acıları mı yaşayacağız?
