
Dumanlar gökyüzünü kapladığında, herkes aynı şeyi düşündü: "Bu seferki farklı..." Ve gerçekten de öyle oldu. Sabahın erken saatlerinde başlayan yangın, rüzgarın da etkisiyle kontrol edilemez bir hal aldı. İtfaiye ekipleri saatlerce mücadele etti ama alevler bir türlü sönmek bilmedi.
Orada yaşayanlar için bu sadece ağaçların yanması değildi. Çocukluk anıları, dedelerinden kalma hikayeler, kuşaktan kuşağa aktarılan gelenekler - hepsi bir anda kül oldu. "Orman değil, geçmişimiz yandı" diyordu gözleri yaşlı bir yaşlı kadın.
Kontrol Altına Alınamayan Alevler
Yangın çıktığında her şey çok hızlı gelişti. Rüzgarın şiddeti, alevlerin yayılma hızını katladı. İlk müdahale ekipleri yetersiz kaldı - ki kimse onları suçlayamaz. Öyle bir manzaraydı ki, profesyonel itfaiyeciler bile şaşkına dönmüştü.
Bölge sakinleri, evlerini terk etmek zorunda kaldı. Kimi eşyalarını toplayabildi, kimi ise sadece canını kurtarabildi. "40 yıllık evim gitti" diye ağlıyordu orta yaşlı bir adam. Onun için bu yangın, sadece bir doğa olayı değil, bir hayatın yok oluşuydu.
Yetkililerden Açıklamalar
Valilik yetkilileri, yangının kontrol altına alınması için tüm imkanların seferber edildiğini belirtti. Hava araçlarıyla müdahale devam ederken, çevre illerden de destek ekipleri çağrıldı. Ancak rüzgarın yön değiştirmesi, işleri iyice zorlaştırdı.
Orman Bakanlığı sözcüsü yaptığı açıklamada: "Bu sadece bir orman yangını değil, hepimizin ortak hafızasına vurulan bir darbedir" ifadelerini kullandı. Bakanlık, zarar gören ailelere destek olunacağını ve bölgenin yeniden ağaçlandırılacağını duyurdu.
Yaralar Sarılacak mı?
Uzmanlar, böyle büyük bir yangının ekolojik dengeye vereceği zararın yıllarca süreceğini söylüyor. Ama asıl sorun, insanların yüreklerindeki yangının ne zaman söneceği... Köylüler, çocuklarının artık o ormanda oynayamayacağını, kuş sesleriyle uyanamayacaklarını düşünüyor.
Bir öğretmenin dediği gibi: "Ağaçlar yeniden dikilir belki, ama çocukluğumuza ne olacak?" Bu yangın, sadece bir doğa olayı değil, bir hafıza kaybıydı adeta.