Geçtiğimiz günlerde İstanbul Küçükçekmece'de yaşanan o korkunç yıkım, bölge sakinlerini derinden sarstı. Bir binanın aniden çökmesi, aslında yıllardır görmezden gelinen bir gerçeği bir kez daha gözler önüne serdi: plansız yapılaşmanın bedeli ağır oluyor.
Yetkililer bu acı olayın ardından harekete geçmekte gecikmedi. Bölgede hummalı bir çalışma başlatan ekipler, risk altında olduğunu tespit ettikleri tam 12 binayı derhal mühürledi. Bu karar, binaların yıkılma tehlikesiyle karşı karşıya olduğunu açıkça gösteriyordu.
45 Aile İçin Zorlu Gece
O geceyi unutmak mümkün değil. Aniden kapılar çalındı, yetkililer evleri tek tek dolaşarak durumun ciddiyetini anlattı. Toplam 45 aile -evet, yanlış duymadınız, kırk beş aile- derhal eşyalarını toplayıp evlerini terk etmek zorunda kaldı. Kimi komşularının yanına sığındı, kimi de belediyenin tahsis ettiği geçici barınma merkezlerine yerleştirildi.
"Hayatımız bir gecede altüst oldu" diyen bir baba, yaşadığı şoku şu sözlerle anlatıyor: "Çocuklarımızı uyandırıp 'hadi gidiyoruz' demek zorunda kaldık. Onların gözlerindeki korkuyu asla unutamam."
Binalar Neden Riskli Çıktı?
Peki bu binaları bu kadar tehlikeli yapan neydi? Uzmanların yaptığı incelemeler çarpıcı sonuçlar ortaya koydu:
- Yapıların büyük bölümü deprem yönetmeliğine uygun inşa edilmemiş
- Zemin etüdü yapılmadan temel atılmış
- Malzeme kalitesi son derece düşük
- Yıllar içinde yapılan kaçak katlar taşıyıcı sistemi zorlamış
Aslında bu sorunlar sadece Küçükçekmece'ye özgü değil. Maalesef İstanbul'un pek çok semtinde benzer risklerle karşı karşıyayız. Belki de bu acı olay, hepimiz için bir uyanış çağrısı olur.
Peki Şimdi Ne Olacak?
Tahliye edilen ailelerin akıllarındaki en büyük soru bu: "Evlerimize ne zaman döneceğiz?" Yetkililer, mühendislik raporları tamamlanana kadar bu binalarda oturulamayacağını belirtiyor. Bazı binaların yıkılıp yeniden yapılması gerekebilir, bazıları için ise güçlendirme çalışmaları yeterli olabilir.
Bu süreçte ailelere lojistik destek sağlanıyor, ancak psikolojik destek konusunda da çalışmalar yapılması gerekiyor. Çünkü böyle bir travmayı atlatmak kolay değil.
Sonuç olarak, Küçükçekmece'de yaşananlar aslında büyük resmin sadece küçük bir parçası. Kentsel dönüşümün acilen tamamlanması gerektiği bir kez daha ortaya çıktı. Umarım bu acı tecrübe, diğer semtler için de önleyici tedbirler alınmasına vesile olur.