Amerikan siyaset sahnesinde fırtınalar koparan bir isim yeniden gündemde. Donald Trump'ın Beyaz Saray'a dönüş ihtimali, Washington-Ankara hattında heyecanlı bir bekleyişe neden oldu. Peki ama Trump, FETÖ meselesinde gerçekten fark yaratabilecek mi?
Düşünün: Türkiye'nin bu konudaki hassasiyeti her fırsatta altı çizilen bir gerçeklik. FETÖ'nün 15 Temmuz'daki kalkışma girişimi, ilişkilerde aşılması gereken ciddi bir engel olarak duruyor. Ve Trump'ın önceki başkanlık dönemindeki tutumu, bazı soru işaretlerini de beraberinde getiriyor.
Diplomasinin Kırılma Noktası
Aslında mesele sadece Trump'ın kişisel yaklaşımından ibaret değil. Amerikan derin devleti ve bürokrasisinin FETÖ'ye bakışı, başkanın iradesini sınırlayan bir faktör olarak karşımıza çıkıyor. Burada kritik soru şu: Trump, bu 'gizli yapılanma'ya karşı gerçekten etkili bir mücadele verebilecek mi?
Bazı analistler oldukça şüpheci. "Washington'un FETÖ sevdası bitmez" diyenler var. Diğer yandan, Trump'ın 'Amerika First' politikasının bu konuda farklı bir pencere açabileceğini düşünenler de yok değil.
Türkiye'nin Beklentileri ve Gerçekler
Ankara'nın beklentisi net: FETÖ üyelerinin iadesi ve örgütün ABD'deki faaliyetlerinin sonlandırılması. Fakat Amerikan yargı sisteminin karmaşıklığı ve siyasi çıkarlar, bu beklentilerin önünde ciddi engeller oluşturuyor.
Trump'ın daha önceki döneminde attığı bazı adımlar umut verse de, yeterli bulunmamıştı. Şimdi herkes merak ediyor - ikinci bir şans verilirse, farklı mı olacak?
Belki de asıl mesele Trump'tan ziyade, Amerikan sisteminin bu yapılanmaya bakış açısında yatıyor. Türkiye'nin ısrarlı diplomatik çabaları devam ederken, Washington'dan gelecek adımlar ilişkilerin seyrini belirleyecek.
Sonuç olarak: Trump FETÖ meselesini çözemezse, Türkiye-ABD ilişkilerinde kalıcı bir iyileşme beklemek hayal olabilir. Bu sadece bir güven testi değil, aynı zamanda iki ülke arasındaki geleceği şekillendirecek stratejik bir dönüm noktası.
