
Donald Trump yine fırtınalar estiriyor. Bu sefer hedefinde, dünyanın en tartışmalı isimlerinden biri olan George Soros var. Eski başkan, o keskin ve provokatif üslubuyla Soros'u ve onun finanse ettiği savcıları hedef tahtasına oturttu.
"Bu ülkeyi mahvetmelerine asla izin vermeyeceğiz!" diye haykırıyor Trump, adeta bir savaş çığlığı atarcasına. Ona göre Soros ve ekibi, Amerikan adalet sistemini kişisel çıkarları için manipüle eden bir grup "manyak".
Trump'ın Savunma Mekanizması
Her zamanki gibi saldırıya geçen Trump, kendisine yönelik soruşturmaları "siyasi av" olarak nitelendiriyor. İddialara göre Soros destekli savcılar, Trump'ı ve destekçilerini susturmak için ellerinden geleni yapıyor. Peki ama gerçekten öyle mi?
Trump'ın bu çıkışı, tam da yeni bir seçim döngüsünün başlangıcında geldi. Tesadüf mü? Sanmıyorum. Eski başkan, siyasi arenada varlığını hissettirmeye devam ediyor ve tabanını heyecanlandırmak için bildiği tüm yolları kullanıyor.
Adalet mi, İntikam mı?
Ortada ciddi bir güç savaşı var. Bir tarafta finansal gücüyle savcıları etkilemekle suçlanan bir milyarder, diğer tarafta "derin devlet" ve "seçim hilesi" naraları atan eski bir başkan. Amerikan demokrasisi bu ağır suçlamalar altında gıcırdıyor.
Trump'ın destekçileri bu açıklamayı coşkuyla karşılarken, eleştirmenler "demokrasi için tehlikeli" buluyor. Kim haklı? Zaman gösterecek. Ancak bir gerçek var ki, Amerikan siyasetindeki kutuplaşma her geçen gün derinleşiyor.
Trump'ın bu çıkışı, sadece bir kişiye ya da gruba yönelik bir saldırı değil. Daha derinlerde, Amerikan kurumlarına ve adalet sistemine duyulan güvensizliği yansıtıyor. Ve maalesef, bu güvensizlik her iki tarafı da zehirlemeye devam ediyor.