Batı Afrika'nın Sömürülen Geçmişi: Murat Ülker'den Çarpıcı Tarih Analizi
Batı Afrika'nın Sömürülen Geçmişi: Ülker'den Analiz

Düşünün bir kere... Okyanusun kıyısında, altın kadar değerli topraklara sahip bir coğrafya. Batı Afrika. İnsanlık tarihinin belki de en karanlık sayfalarının yazıldığı yer.

Murat Ülker'in kaleminden dökülenler, adeta tarihin tozlu raflarında unutulmaya yüz tutmuş acıları gün yüzüne çıkarıyor. Batılı devletlerin -evet, o 'medeni' Avrupa'nın- bu topraklarda yaptıklarını okurken insanın tüyleri ürperiyor doğrusu.

İnsanlığın Kara Lekesi: Köle Ticareti

15. yüzyılda başlayan ve yüzyıllarca süren o korkunç ticaret. Milyonlarca Afrikalı, hayvanlar gibi zincirlere vurularak gemilere dolduruldu. Amerika'da plantasyonlarda ölesiye çalıştırılmak üzere... Nasıl bir insanlık bu ya?

Portekizliler, İspanyollar, İngilizler, Fransızlar... Hepsi bu kanlı pastadan payını aldı. Ülker'in de altını çizdiği gibi, bu sadece bir 'ticaret' değildi. Sistemli bir insanlık suydu.

Ekonomik Sömürünün Derin İzleri

Peki ya sonrası? Kölelik 'resmen' bitti diye mi sandınız? Ah, ne büyük yanılgı! Bu sefer de aynı batılı güçler, Afrika'nın yer altı ve yer üstü zenginliklerini sömürmeye koyuldular.

  • Altın madenleri
  • Elmas yatakları
  • Değerli kereste ormanları
  • Tarım arazileri

Hepsi acımasızca talan edildi. Yerlilere ise açlık ve sefalet düştü. Ülker'in makalesinde vurguladığı gibi, bu sömürü düzeni asla bitmedi, sadece şekil değiştirdi.

Kültürel Yok Oluş

Batı sadece doğal kaynakları çalmakla yetinmedi tabii. Yerli kültürleri sistematik olarak yok etti. Dilleri, gelenekleri, inançları... Her şeyi avuçlarının içi gibi bildikleri topraklardan silip attılar.

Bugün bile etkilerini hissettiren o korkunç asimilasyon politikaları. Fransızların 'medenileştirme misyonu' maskesi altında yürüttüğü kültürel soykırım. İngilizlerin 'böl ve yönet' taktikleri. Hepsi Ülker'in satır aralarında ustalıkla işleniyor.

Sonuç mu? Batı Afrika'nın bugünkü durumu... İşte bu tarihi gerçekleri bilmeden, bölgenin bugünkü sorunlarını anlamak mümkün değil. Ülker'in de dediği gibi, geçmişle yüzleşmeden geleceği inşa edemeyiz.

Bu yazı, bize sadece tarihi bir analiz sunmuyor. Aynı zamanda insanlığın karanlık yüzüyle yüzleşmemizi sağlıyor. Belki de en önemlisi -ve en acı olanı- bu hikayedeki 'kötüler'in hala aramızda dolaşıyor olması.