Avrupa'dan Protesto Sesleri Yükseliyor: Eylemler Neden Beklenen Etkiyi Yaratamıyor?
Avrupa'da eylemler neden etkisiz kalıyor?

Avrupa'nın dört bir yanında yükselen öfke dalgası, sokaklara taşmış durumda. Ancak bu coşkulu protestolar, beklenen siyasi dönüşümü bir türlü tetikleyemiyor. Peki neden?

Gürültü Çok, Etki Az

Binlerce insanın katıldığı eylemler, medyada geniş yer bulsa da -dürüst olalım- hükümetlerin politikalarında ciddi değişikliklere yol açmıyor. Sanki bir tiyatro oyunu izliyor gibiyiz: sahne ışıkları parlıyor, kalabalık bağırıyor, sonra perde kapanıyor.

Brüksel'deki bir memur (adını vermek istemiyor) şöyle diyor: "Protestolar artık rutinimizin bir parçası oldu. Cumartesi gelirler, pazar giderler. Pazartesi işe aynen devam ederiz."

Beş Ana Engel

  • Dağınık hedefler: Herkes farklı bir şey istiyor. Kimi iklim için, kimi ücretler için sokağa çıkıyor.
  • Sosyal medya etkisi: 'Beğen' kültürü, gerçek aktivizmin yerini aldı.
  • Kısa dikkat süresi: Trendler hızla değişiyor, protestolar moda gibi gelip geçiyor.
  • Siyasi bariyerler: Karar mekanizmaları halktan iyice kopuk.
  • Yorgunluk: Pandemi sonrası insanlar daha çabuk pes ediyor.

Paris'te yaşayan bir üniversite öğrencisi, "Artık kimse 1968'deki gibi aylarca direnecek enerjiyi bulamıyor" diye ekliyor.

Değişim Rüzgarları Nereye Esiyor?

Uzmanlara göre, modern protestoların en büyük handikapı 'anlık doyum' beklentisi. Oysa tarih gösteriyor ki, gerçek değişim için sabır ve organize bir mücadele şart.

Berlin'deki bir siyaset bilimci (biraz alaycı bir şekilde) not düşüyor: "Selfie çekmekle devrim olmuyor maalesef. Belki de Instagram filtreleri yerine gerçek stratejilere odaklansak?"

Kısacası, Avrupa'nın sokakları gürültülü ama karar odaları sessiz. Bu ilginç çelişki, çağımızın en büyük siyasi paradokslarından biri olarak tarihe geçecek gibi görünüyor.