
New York'taki Birleşmiş Milletler binasında bugün adeta tarihi bir an yaşandı. Filistin Devlet Başkanı Mahmud Abbas, o her zamandan daha yaşlı ama bir o kadar da kararlı duruşuyla Güvenlik Konseyi'nin önüne çıktı. Sanki yılların yükünü omuzlarında taşıyor gibiydi.
"Biz silahsız bir Filistin devleti istiyoruz" cümlesi salonda yankılandığında, delegelerin nefesini tuttuğunu hissedebilirdiniz. Abbas'ın sesi bazen titriyordu ama her kelimesi çelik gibi sağlamdı. Aslında bu, yeni bir talepten ziyade uzun süredir devam eden bir mücadelenin özüydü.
Uluslararası Topluma Sert Eleştiriler
Abbas'ın konuşmasının en dikkat çekici yanı belki de doğrudan uluslararası topluma yönelttiği eleştirilerdi. "Dünya bizi izliyor" derken aslında bir anlamda "izlemekle yetiniyor" demek istiyordu. Filistin halkının çektiği acıların yeterince dikkate alınmadığını vurgularken, sesindeki burukluk herkesi etkiledi.
İsrail'in işgal politikalarını "insanlık suçu" olarak nitelendiren Abbas, bu durumun artık son bulması gerektiğinin altını çizdi. Öyle ki, konuşmasının en güçlü anlarında salondaki sessizliğin yoğunluğu neredeyse elle tutulabilirdi.
Diplomasinin Sınırları Zorlanıyor
Aslında bu konuşma, Filistin davasının uluslararası arenada nasıl bir çıkmaza girdiğinin de bir göstergesiydi. Abbas'ın kelimeleri seçerken gösterdiği özen, yılların diplomatik tecrübesini yansıtıyordu ama aynı zamanda bir tür çaresizliği de barındırıyordu.
Şunu söylemeden geçemeyeceğim: BM salonları genellikle soğuk ve resmidir ama bugün Abbas'ın konuşmasıyla bir an için bile olsa insani bir sıcaklık kazandı. Belki de bu, Filistin meselesinin sadece siyasi değil, aynı zamanda derinden insani boyutunu hatırlattığı içindi.
Sonuç olarak, Mahmud Abbas'ın bu çıkışı uluslararası diplomaside yeni bir sayfa açabilir mi? Kimse kesin konuşamaz ama bir şey kesin: Filistin'in sesi bugün bir kez daha, belki de son zamanların en güçlü şekilde duyuldu.