
Birleşmiş Milletler'in bugün yayınladığı veriler, Gazze'deki durumun sandığımızdan çok daha vahim olduğunu gözler önüne seriyor. Sadece dünden bu yana -evet, yanlış duymadınız- 10 binden fazla insan evini, yuvasını, anılarını geride bırakmak zorunda kalmış.
BM Filistinli Mültecilere Yardım Ajansı (UNRWA) yetkilileri, adeta bir insan seli gibi yaşanan bu zorunlu göçün rakamlara yansıyan kısmının buzdağının görünen yüzü olduğunu belirtiyor. Asıl trajedi, bu sayıların ardındaki insan hikayelerinde saklı.
Rakamlar Değil, Hayatlar
Her bir sayı aslında bir anne, bir çocuk, yaşlı bir dede demek. Yanına sadece taşıyabildiği birkaç eşyayı alabilmiş, nereye gideceğini bilemeyen insanlar. BM yetkilisi, "Durum her geçen gün daha da kötüleşiyor" derken aslında ne kadar hafif bir ifade kullanıyor, değil mi?
UNRWA'nın verilerine göre, Ekim ayının sonlarından bu yana Gazze'nin kuzeyinden güneye doğru adeta bir insan seli yaşanıyor. İnsanlar -belki de son kez- evlerine bakıp, bilinmeze doğru yürüyüşe geçiyor.
Uluslararası Toplum Ne Yapıyor?
Peki uluslararası toplum bu insanlık dramı karşısında ne yapıyor? BM yetkilileri, insani yardım çabalarının devam ettiğini söylüyor ama sahada çalışanların anlattıkları durumun farklı olduğunu gösteriyor.
Yardım kuruluşları, ihtiyaçların karşılanmasında ciddi zorluklar yaşadıklarını ifade ediyor. Gıda, su, ilaç ve barınma ihtiyaçları her geçen gün artarken, yardımların ihtiyaç sahiplerine ulaştırılmasındaki engeller ise başlı başına bir sorun.
BM'nin açıklamasında dikkat çeken bir diğer nokta ise çatışmaların şiddetinin artmaya devam etmesi. Sivil kayıpların sayısı her geçen saat artıyor ve bu durum uluslararası hukuk açısından da ciddi soru işaretleri oluşturuyor.
Sonuç olarak, rakamlar soğuk ve uzak gelebilir. Ama unutmayalım ki her bir istatistik aslında bir insanın hikayesi. Ve bugün Gazze'de yazılan bu hikayeler, insanlık tarihinin kara sayfalarından biri olarak hafızalara kazınıyor.