
Vatikan'da pazar ayini her zamankinden daha ağır bir yükle başladı. Papa Franciscus'un sesindeki o hafif titreme, mikrofona yaklaşırken gözlerinde biriken nem—her şey bugünün farklı olacağını anlatıyordu adeta.
«Bugün kalbim paramparça» diye başladı konuşmasına. Sanki sadece dinleyenlere değil, dünyanın dört bir yanındaki liderlere sesleniyordu. «Gazze'de yaşananlar insanlık onurunu ayaklar altına alıyor.»
Çocukların Ellerindeki Silahlar Değil, Ekmekler
En çarpıcı an, Papa'nın çocuklara yaptığı vurguda geldi. «Bu masum çocuklar silah taşımıyor» dedi, sesi iyice kısılarak. «Onların minik elleri ekmek tutmak, oyuncaklarına uzanmak için var—bombalardan kaçmak için değil.»
Bir an durdu, sanki kelimeler boğazında düğümlenmişti. «Kaç çocuk daha ölecek? Dünya ne zaman uyanacak?»
- Acil ve kalıcı bir insani ateşkes ilan edilmeli
- Yardım konvoylarının engelsiz geçişi sağlanmalı
- Uluslararası toplum somut adımlar atmalı
- Sivillerin korunması için her türlü önlem alınmalı
Papa'nın bu çağrısı, sadece dini bir liderin mesajı değil—adeta çaresizliğe karşı bir çığlıktı. «Artık yeter» derken, her hecenin altında binlerce hayatın ağırlığı vardı.
Diplomasi Çabaları ve Sessiz Kalanlar
Belki de en düşündürücü kısım, Papa'nın uluslararası topluma yönelik imalı sözleriydi. «Bazıları sessizliği seçiyor» dedi, doğrudan isim vermeden. «Oysa tarih, insanlık adına konuşmayanları asla affetmez.»
Vatikan'ın son günlerdeki diplomatik girişimleri de oldukça dikkat çekici. Çeşitli ülkelerle yapılan görüşmeler, insani yardım koridorları için atılan adımlar—tüm bunlar Papalık'ın bu krizde ne kadar aktif olduğunu gösteriyor.
Papa Franciscus'un son konuşması, sadece Hristiyan dünyasına değil, tüm insanlığa hitap eden bir uyarıydı. «Unutmayın» diye bitirdi sözlerini, «Barışı inşa etmek savaş çıkarmaktan çok daha fazla cesaret ister.»
O mikrofondan ayrılırken, St. Peter Meydanı'ndaki kalabalıkta derin bir sessizlik hüküm sürüyordu. Belki de herkes aynı şeyi düşünüyordu: Acaba dünya bu çağrıyı duyacak mı?