
Washington'dan gelen son açıklamalar, eski Başkan Donald Trump'ın kulağa oldukça iddialı gelen bir planını ortaya çıkardı. Trump, Afganistan'daki Bagram Hava Üssü'nü yeniden açmaktan bahsediyor. Peki, bu gerçekten mümkün mü? Ve daha da önemlisi, bölgeye ne getirir?
Çin Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Mao Ning, bu fikre hiç de sıcak bakmıyor. Hatta çok daha ileri giderek, böyle bir adımın bölgede zaten var olan kırılgan dengeleri altüst edebileceği uyarısında bulunuyor. Ning, "Bölgesel barış ve istikrara yönelik ciddi bir tehdit" ifadelerini kullanmaktan çekinmiyor.
Jeopolitik Bir Fırtına mı Kapıda?
Trump'ın kampanya sırasında dile getirdiği bu fikir, sadece bir seçim vaadi mi yoksa ciddi bir politika önerisi mi? Kimse tam olarak emin değil. Ancak Çin, konuyu son derece ciddiye alıyor. Taliban'ın yönetimi devralmasından sonra Afganistan'da nispeten sessiz bir dönem yaşanıyordu – ta ki bu açıklamaya kadar.
Pekin yönetiminin endişesi oldukça basit: Yabancı bir gücün askeri varlığının yeniden canlanması, istikrar yerine kaos getirebilir. Bölge ülkeleri de – özellikle de Çin – bu tür bir belirsizlikten hiç hoşlanmaz. Hele ki küresel güç mücadelesinin bu kadar kızıştığı bir dönemde.
Trump'ın Stratejisi Ne Anlama Geliyor?
Eski başkan, üssü geri almanın terörle mücadelede 'stratejik bir üstünlük' sağlayacağını iddia ediyor. Fakat analistler, bu hamlenin pratikte ne kadar uygulanabilir olduğunu sorguluyor. Taliban ile nasıl bir anlaşmaya varılır? Ya da hiç varılmaz, doğrudan bir işgale mi dönüşür? Tüm bu sorular, cevapsız kalmaya devam ediyor.
Çin ise, Afganistan'ın artık kendi işlerini kendisinin yönetmesi gerektiğinin altını çiziyor. Dış müdahalelerin – kimden gelirse gelsin – uzun vadede hiçbir fayda getirmediği konusunda hemfikirler. Hatta bu tür hamleleri, 'bataklığa daha fazla batmak' olarak yorumlayanlar bile var.
Sonuç olarak, Trump'ın bu açıklaması, uluslararası ilişkilerde yeni bir gerilim alanı yaratmış görünüyor. Önümüzdeki günlerde, hem ABD iç siyasetinde hem de Çin-ABD arasındaki bu diplomatik satranç oyununda nasıl gelişmeler yaşanacağını hep birlikte göreceğiz. Bekleyip görmekten başka çaremiz yok.