İstanbul'da yaz sıcakları yerini sonbahara bırakırken, kentin su durumuyla ilgili endişeler tüm şiddetiyle devam ediyor. İSKİ'nin paylaştığı güncel veriler, durumun hiç de iç açıcı olmadığını gözler önüne seriyor. Adeta damlayan her damla suyun kıymetini hatırlatırcasına.
22 Eylül 2025 tarihi itibarıyla ölçümlere bakılırsa, İstanbul'un barajlarındaki toplam doluluk oranı sadece %30.61. Evet, yanlış duymadınız. Bu rakam, özellikle mevsim normallerinin altında seyreden yağışlar nedeniyle ciddi bir alarm zilinin çaldığını gösteriyor. Geçen seneyle kıyaslandığında durum daha da vahim—geçen sene aynı dönemde doluluk oranı neredeyse %40'lardaydı.
Peki, Hangi Baraj Ne Durumda?
Tek tek barajlara baktığımızda manzara hiç de parlak değil. Örneğin, Pabuçdere Barajı'ndaki doluluk oranı sıfıra yakın—neredeyse tamamen boş denilebilir. Sazlıdere Barajı için de durum farklı sayılmaz; sadece %3.71 dolulukla ayakta durmaya çalışıyor. Büyükçekmece %25.85, Alibeyköy ise %30.47 seviyesinde. İstanbul'a su sağlayan bu devasa rezervuarların adeta can çekiştiğini söylemek abartı olmaz.
Öte yandan, Ömerli Barajı %40.33 ve Darlık Barajı %57.21 ile nispeten daha iyi durumda. Fakat bu 'iyi' durumun aslında ne kadar nispi olduğunu anlamak için geçmiş yılların verilerine bir göz atmak yeterli. Kurak geçen aylar, özellikle de yaz mevsimi, barajlardaki su seviyelerini ciddi anlamda eritti.
Peki Ya Yağışlar?
Son bir haftalık dönemde barajlara düşen yağış miktarı sadece 4.87 mm olmuş. Bu da aslında beklenen yağışların ne kadar yetersiz kaldığının bir göstergesi. İstanbul'un su ihtiyacı günlük ortalama 3 milyon metreküp civarında seyrederken, barajlardan sağlanan su miktarı ise 2.7 milyon metreküp. Aradaki fark, Melen ve Yeşilçay gibi alternatif kaynaklardan karşılanmaya çalışılıyor ama bu kaynakların da sınırsız olmadığı ortada.
İSKİ yetkilileri, durumun ciddiyetine vurgu yaparak vatandaşları suyu idareli kullanmaya çağırıyor. Muslukları gereksiz yere açık bırakmamak, damlatan muslukları tamir ettirmek, bulaşık ve çamaşır makinelerini tam doluyken çalıştırmak... Bunlar küçük gibi görünen ama toplamda devasa bir fark yaratabilecek önlemler.
Kısacası, İstanbul'un su meselesi artık sıradan bir gündem maddesi olmaktan çıktı. İklim değişikliğinin somut bir sonucu olarak karşımızda duran bu tablo, hepimizin bireysel olarak daha sorumlu davranmasını gerektiriyor. Yoksa önümüzdeki aylarda çok daha ciddi sıkıntılarla karşı karşıya kalabiliriz.