
Güneşin kavurucu sıcağı altında, çölün tozlu yollarında bir kaçış hikâyesi... Bedevi aileler, yaşadıkları bölgede patlak veren şiddet olaylarından canlarını kurtarmak için evlerini terk etmek zorunda kaldı. Kimi çocuğunu sırtında, kimi de yanına alabildiği birkaç eşyasıyla yollara düştü.
Olayların başlangıcı, geçtiğimiz hafta bölgede artan gerilimle birlikte patlak verdi. Silahlı gruplar arasındaki çatışmalar, masum sivillerin hayatını altüst etti. "Bir anda her şey değişti," diyor 45 yaşındaki Halime, gözlerindeki korku hâlâ taze. "Çocuklarımızı alıp kaçmaktan başka şansımız yoktu."
Çadır Kentlerde Zorlu Hayat
Kaçabilenler, komşu bölgelerde kurulan geçici barınma alanlarına sığındı. Ancak orada da zorluklar bitmiyor. Su kıtlığı, yetersiz beslenme ve hijyen sorunları, özellikle çocuklar ve yaşlılar için büyük risk oluşturuyor. "Geceleri soğuk, gündüzleri ise dayanılmaz sıcak," diye anlatıyor 30 yaşındaki Ahmed, çadırın içindeki yaşamı.
- Yüzlerce aile temel ihtiyaçlardan mahrum
- Uluslararası yardım kuruluşları bölgeye ulaşmaya çalışıyor
- Yerel yetkililer durumu "insani kriz" olarak nitelendiriyor
Gelecek Belirsiz
En büyük sorun ise belirsizlik. Ne zaman evlerine dönebileceklerini bilmiyorlar. Bazıları geri dönmenin artık mümkün olmayacağını düşünüyor. "Topraklarımız, anılarımız orada kaldı," diye ekliyor Halime, sesi titreyerek. Belki de en acı olan, çocukların bu travmayı nasıl atlatacağı sorusu...
Durumun ciddiyeti, bölgedeki diğer ülkeleri de harekete geçirdi. Ancak yardımların yeterli olup olmayacağı ise henüz belli değil. Birleşmiş Milletler yetkilileri, önümüzdeki günlerde daha kapsamlı bir operasyon başlatacaklarını duyurdu. Peki bu, bedevi aileler için bir umut ışığı olabilecek mi?