
Gazze... Dünyanın gözü önünde yaşanan bir trajedinin adı. Adeta modern zamanların en büyük insanlık dramına sahne olan bu topraklarda durum her geçen gün daha da vahim bir hal alıyor.
Bir milyondan fazla insan—evet, tam olarak bir milyon—ölümle burun buruna yaşıyor. Açlık, susuzluk ve salgın hastalıkların kol gezdiği bu bölgede insanlar adeta bir açık hava hapishanesinde mahkum hayatı sürüyor.
Susuzluk ve Açlık: Gündelik Gerçeklik
Temiz suya erişim neredeyse imkansız. İnsanlar—çocuklar, yaşlılar, hastalar—kirli suları içmek zorunda kalıyor. Bu da ister istemez kolera, tifo gibi salgın hastalıkların yayılmasına neden oluyor. Zaten yetersiz olan sağlık altyapısı ise bu yükün altından kalkamıyor.
Gıda krizi ise apayrı bir felaket. Market rafları bomboş. İnsanlar günlerce aç kalıyor. BM raporlarına göre nüfusun neredeyse yarısı akut gıda güvensizliği yaşıyor. Çocukların yüzde 90'ı ise yetersiz beslenmeden mustarip.
Sağlık Sistemi Çökmüş Durumda
Hastanelerde ilaç yok. Jeneratörler için yakıt yok. Ameliyatlar mum ışığında yapılıyor—inanabiliyor musunuz? Mum ışığında! Doktorlar imkansızlıklar içinde mucizeler yaratmaya çalışıyor ama ellerinden gelen bu kadar.
Kronik hastalar—diyabet, kanser, kalp hastaları—tedavilerine ulaşamıyor. Her gün onlarca insan bu nedenle hayatını kaybediyor. Aslında önlenebilir ölümler bunlar. Ama kimse duymuyor, kimse görmüyor gibi.
Uluslararası Toplum Sessiz
En acısı da bu değil mi? Dünya liderleri bu insanlık dramına seyirci kalıyor. Diplomatik nezaket ve siyasi çıkarlar, insan hayatının önüne geçiyor. BM'nin çağrıları, insani yardım kuruluşlarının yalvarışları duvara çarpıyor.
Oysa bu bir siyaset meselesi değil artık. İnsanlık meselesi. Vicdan meselesi. Ama görünen o ki modern dünyada vicdanlar rafa kaldırılmış durumda.
Çocuklar En Büyük Mağdurlar
En çok etkilenenler ise çocuklar. Travma yaşıyorlar. Gelecekleri yok. Eğitimleri yarıda kalmış. Oyun oynamayı unutmuşlar. Bombardıman seslerine alışmışlar—ne korkunç değil mi?
Psikolojileri altüst olmuş. Kimi konuşmuyor, kimi geceleri kabuslar görüyor. Bu çocukların yaşadıklarını telafi etmek mümkün olacak mı acaba? Sanmıyorum.
Gazze'de durum kritik. İnsanlık adeta son nefesini veriyor. Uluslararası toplumun acilen harekete geçmesi gerekiyor—ama ne zaman? Yarın çok geç olabilir. Belki de şimdiden çok geçtir, kim bilir...