
Tamam, dürüst olalım: Akdeniz'in o bildik kaprisli havası yine işini yapmıştı. İnsani yardım yüklü tekneler için durum hiç de iç açıcı değildi. Öyle ki, çıkan fırtına ve hırçın dalgalar, Filistin'e umut taşıyan bu gemileri rotalarından etmeyi başardı. Mecburen, İspanya'nın Barselona limanına sığınmak zorunda kaldılar. Beklemek... Hepsi bu.
Ancak –ve işte insan ruhunun dayanılmaz iyimserliği– hava dün akşamüstü bir nebze olsun sakinleşti. Rüzgar yatıştı, deniz adeta bir küvetteki kadar dingin bir hal aldı (en azından bir süreliğine). Ve bu kısa pencere, filodakiler için altın değerindeydi. Hiç vakit kaybetmeden, motorlar çalıştırıldı ve tekneler, asıl hedefleri olan Gazze'ye doğru yeniden açıldılar. Kararlılıkları, görmeniz gereken bir şeydi doğrusu.
Peki ya sonrası? Güzergah boyunca hava durumunun nasıl seyredeceği hâlâ büyük bir soru işareti. Bu insanlar, sadece malzeme taşımıyor; aynı zamanda bir direniş sembolü haline gelmiş durumdalar. İsrail yetkililerinin engelleme çabalarına ve doğanın kendisine rağmen yol alıyorlar. Bu, modern zamanların en çetin deniz yolculuklarından biri olmaya aday.
Barselona'da kısa bir mola vermek zorunda kalsalar da, niyetlerinden asla ödün vermedikleri ortada. Okyanusun ortasında, bir avuç insanın inatçı iyilik arayışı... Belki de hepimizin ihtiyacı olan hikaye bu.