Heyecan dorukta! Neredeyse herkesin dilinde aynı soru: "Peki ya sonrası?" Küresel Sumud Filosu, belki de son yılların en çok konuşulacak insani seferberliklerinden birine imza atmak üzere. İşte, tüm dünyanın gözünün üzerinde olduğu o filo için geri sayım nihayet başladı.
Tamam, şöyle anlatalım. Bu bir gemi konvoyundan çok daha fazlası. Onlarca ülkeden yüzlerce aktivist, gönüllü ve—inanın—sıradan insan, insanlık adına çok kritik bir mesaj vermek için bir araya geliyor. Gazze'deki korkunç insani krize dikkat çekmek ve ambargoyu delmek için yola çıkacaklar. Bence bu, modern zamanların en cesur sivil itaatsizlik eylemlerinden biri olacak.
Son Hazırlıklar ve Türkiye'nin Rolü
İHH İnsani Yardım Vakfı, işin tam kalbinde. Onlar olmasa, bu kadar devasa bir lojistiği yürütmek neredeyse imkansız olurdu herhalde. Gemi envanterleri, son kontroller, gönüllü eğitimleri... Her şey, mükemmel olmak zorunda. Çünkü hataya yer yok.
Ve Türkiye—evet, bizim ülkemiz—bu operasyonda kilit rol oynuyor. Sadece bir lojistik üs değil, aynı zamanda en büyük ruhani ve siyasi destekçi. Dışişleri Bakanlığı'nın 'yapın' demesi bile, aslında her şeyi anlatıyor. Uluslararası sularda kim ne derse desin, bu yardımın önüne geçemeyecek.
Peki Ya Riskler?
Elbette güllük gülistanlık değil. Uluslararası sularda İsrail donanmasıyla karşılaşma ihtimali, herkesin aklının bir köşesinde. Ama filodakilerin kararlılığı—bana sorarsanız—tüm bu riskleri göze aldıklarının en büyük kanıtı. "Amacımız provokasyon değil" deniliyor ya, kesinlikle katılıyorum. Amaç, sadece insani yardım. Vicdanı olan herkesin desteklemesi gereken bir amaç.
Sonuç olarak? Tarih yazılıyor. İnsanlık, umuduyla, yardımıyla ve dayanışmasıyla bir kez daha sınanıyor. Küresel Sumud Filosu, belki de hepimize unuttuğumuz bir şeyi hatırlatacak: Birlik olursak, değiştiremeyeceğimiz şey yok.
