Hava durumu tahminlerine göz atarken gördükleriniz sizi yanıltmıyor. Evet, bu kış gerçekten de alışılagelmişin dışında 'ıslak' değil. Ama durum sandığınızdan çok daha vahim.
Meteoroloji Genel Müdürlüğü'nün yayınladığı 2025 Su Yılı raporu, Türkiye'nin su stresi haritasını adeta kırmızıya boyadı. Rakamlar ürkütücü: 1 Ekim 2024'ten 30 Eylül 2025'e kadar olan dönemde yağışlar, normal seviyelerin %21 altında. Bu, kayıtların tutulmaya başlandığı 1973'ten bu yana -yani tam 52 yıldır- görülmüş en kurak dönem anlamına geliyor.
Peki Bu Rakamlar Ne Anlama Geliyor?
İşin teknik detaylarına girmeden önce şunu söyleyelim: Barajlarımız, yeraltı sularımız ve tarım arazilerimiz ciddi risk altında. Uzmanların yüz ifadelerindeki endişe, rakamlardan çok daha fazlasını anlatıyor aslında.
"Normaller" diye tabir ettiğimiz şey artık geçerli değil. İklim değişikliği sadece bir kavram olmaktan çıktı; kapımızı çalan somut bir gerçeğe dönüştü. Kış aylarında kar yağışının azalması, yazın su sıkıntısı çekeceğimizin en net göstergesi.
Bölgesel Analiz: Hangi Şehirler En Çok Etkilenecek?
- Marmara Bölgesi: Normaline göre %30'a varan yağış azalması bekleniyor. İstanbul'un barajlarındaki doluluk oranları kritik seviyelere inebilir.
- Ege ve Akdeniz: %25'in üzerinde yağış eksikliği öngörülüyor. Zeytin ve pamuk üreticileri için zorlu bir sezon kapıda.
- İç Anadolu: Buğday rekoltesi konusunda endişeler artıyor. %22'lik yağış açığı, hububat üretimini doğrudan etkileyecek.
- Doğu Anadolu: Kar yağışındaki azalma, yazın akarsu debilerinin düşmesine neden olacak.
Aslında durum o kadar ciddi ki, bazı uzmanlar "kuraklık" yerine "su krizi" tabirini kullanmayı tercih ediyor. Haklılar da - çünkü bu sadece yağmurun az yağması değil, tüm bir ekosistemin alarm vermesi.
Çözüm Önerileri: Bireysel Olarak Ne Yapabiliriz?
- Muslukları gereksiz yere açık bırakmamak - bu klasik öneri artık bir zorunluluk
- Bahçe sulama saatlerini akşam serinliğine kaydırmak
- Su kaçaklarını anında tamir ettirmek
- Su tasarruflu cihazları tercih etmek
- Yerel yönetimlerin su yönetimi politikalarını takip etmek
Belki de en önemlisi: Bu konunun sadece bir "yağmur duası" meselesi olmadığını anlamak. İklim değişikliğiyle mücadele, bireysel çabalardan ulusal politikaların yeniden gözden geçirilmesine kadar uzanan geniş bir yelpazede ele alınmalı.
Önümüzdeki ayları nasıl geçireceğimiz, aldığımız önlemlere bağlı. Unutmayalım ki su, petrol gibi ithal edebileceğimiz bir kaynak değil. Yerinde tasarruf etmekten başka çaremiz yok.