Diyarbakır'ın Çınar ilçesinde adeta bir doğa felaketi yaşanıyor. Devegeçidi Barajı'nın suları çekildi, geriye kocaman bir çöl kaldı. Eskiden balıkçı teknelerinin süzüldüğü suların yerini şimdi çatlamış topraklar ve kum tepeleri aldı. Durum o kadar vahim ki, barajın eski halini bilenler gözlerine inanamıyor.
"Burası mıydı o gürül gürül akan suyun yeri?" diye soruyor köylülerden biri. Haklı da. Çünkü bir zamanlar tarım arazilerini sulayan, hayat veren bu baraj şimdi kupkuru. Uzmanlar ise durumu "alarm zillerinin çaldığı" şeklinde yorumluyor.
İklim Değişikliği mi, Plansız Su Kullanımı mı?
Aslında bu manzara bir gecede oluşmadı. Yıllardır süren kurak geçen mevsimler, yağışların azalması ve -belki de en önemlisi- kontrolsüz su tüketimi bu felakete zemin hazırladı. Çiftçiler susuzluktan kavrulan tarlalarına bakarken, yetkililer acil önlem çağrısı yapıyor.
Şu anki tablo şöyle:
- Barajdaki su seviyesi kritik eşiğin altında
- Balık popülasyonu neredeyse yok oldu
- Çevredeki tarım arazileri büyük risk altında
Bir meteoroloji uzmanı, "Bu sadece bir barajın kuruması değil, büyük bir uyarı" diyor. Haklı olabilir. Çünkü aynı senaryo başka bölgelerde de yaşanıyor. Peki çözüm? Suyu daha akıllıca kullanmak, tarımda modern sulama sistemlerine geçmek ve -en önemlisi- iklim değişikliğiyle mücadeleyi ciddiye almak.
Şimdi soru şu: Diğer barajlarımız da aynı akıbete uğramadan önlem alabilecek miyiz? Yoksa Devegeçidi'ndeki bu çöl manzarası, geleceğimizin bir fragmanı mı?
