
Edirne'de gökyüzü adeta yüzünü ekşitmiş durumda. Yağmur bulutları neredeyse unutulmuş bir anı gibi... Barajlara baktığınızda ise manzara hiç de iç açıcı değil. Alarm zilleri çalıyor, hem de hiç susmadan.
Son dönemde yağışların neredeyse nominal değerlere bile ulaşamaması, bölgeyi ciddi bir su stresiyle baş başa bırakmış durumda. Sanki doğa, insanoğluna sessiz ama bir o kadar da gürültülü bir uyarı veriyor.
Barajlardaki Çarpıcı Tablo
Altınyazı Barajı'ndaki su seviyesi %25'lere kadar düşmüş. Bu oran, geçen yılın aynı dönemine kıyasla neredeyse yarı yarıya daha az! Süloğlu Barajı ise %35 doluluk oranıyla biraz daha iyi durumda ama o da iç açıcı değil.
Uzmanların dediğine göre, bu durum sadece bugünü değil, yarını da tehdit ediyor. Özellikle tarımla geçinenler için endişe verici bir tablo bu.
Çiftçinin Dilinden Düşmeyen Soru: "Su Nerede?"
Tarlasında emek veren çiftçiler, adeta geleceği görmeye çalışıyor. "Bu kuraklık devam ederse, önümüzdeki sezon ne olacak?" sorusu, her kahvede, her sohbette yankılanıyor.
Bazıları tedirgin, bazıları ise çaresiz. Suyun olmaması demek, mahsulün olmaması demek. Bu da ekonomik anlamda ciddi bir yük getiriyor kapıya.
Uzmanlar Ne Diyor?
İklim değişikliğinin artık somut bir gerçek olduğunu vurgulayan uzmanlar, Edirne'nin bu durumdan en çok etkilenen bölgelerden biri haline geldiğini belirtiyor. "Önlem almak şart" diyorlar, hem de acilen.
Yağmur suyu hasadından damla sulama sistemlerine kadar bir dizi önlemin hayata geçirilmesi gerektiğinin altını çiziyorlar. Aksi takdirde, önümüzdeki yıllarda çok daha ciddi sorunlarla karşı karşıya kalınabilir.
Peki, Ne Yapılmalı?
- Su tasarrufu bilinci artırılmalı. Her damlanın kıymeti bilinmeli.
- Tarımda modern sulama teknikleri yaygınlaştırılmalı.
- Yağmur suyunun depolanması için altyapı çalışmaları hızlandırılmalı.
- İklim değişikliğiyle mücadele konusunda yerel yönetimler daha aktif rol almalı.
Edirne, tarihiyle, doğasıyla güzel bir kent. Ama su olmazsa, ne tarih kalır geriye ne de doğa. Uyanma vakti belki de tam şimdi.