
Gözlerimizle görmek istemediğimiz ama artık inkâr edilemeyecek kadar belirginleşen bir manzara: Erzurum'un Ayvalı Baraj Gölü adeta can çekişiyor. Eskiden suyla dolu olan geniş alanlar şimdi çatlamış toprak parçalarına dönüşmüş durumda - ve bu sadece bir mevsimsel dalgalanma değil, çok daha derin bir sorunun habercisi.
Barajın şu anki hali gerçekten içler acısı. Su seviyesi o kadar düşmüş ki, normalde su altında olması gereken bölgelerde artık yürüyebilirsiniz. Balıkçı tekneleri karada mahsur kalmış, kıyı şeridi ise her geçen gün biraz daha geri çekiliyor. Sanki doğa bize sessiz ama güçlü bir uyarı veriyor.
Çiftçiler Zor Durumda: "Gelecek Sezon Ne Olacak?"
Aslında en büyük endişeyi bölge çiftçileri yaşıyor. Baraj sularıyla beslenen tarım arazileri şimdiden susuzluk sinyalleri vermeye başladı. Bir çiftçinin dediği gibi, "Bu gidişle önümüzdeki yıl tarlalarımızı nasıl sulayacağız bilmiyorum." Gerçekten de durum vahim.
Yetkililer konuyla ilgili açıklama yapmakta gecikmedi ama - açıkçası - söyledikleri pek içimize su serpmiyor. Kurak geçen kış mevsimi ve yetersiz kar yağışının bu durumun başlıca nedeni olduğunu belirtiyorlar. Ancak bu açıklama, sorunun boyutunu hafifletmiyor maalesef.
İklim Değişikliğinin Sessiz Tanığı
Ayvalı Barajı'ndaki bu dramatik değişim aslında çok daha büyük bir resmin parçası. Tüm bölgedeki su kaynakları benzer bir tehdit altında. İklim değişikliği artık uzak bir kavram olmaktan çıktı; kapımızı çalmış durumda.
Peki ne yapılabilir? Su tasarrufu artık lüks değil, zorunluluk. Tarımda damlama sulama sistemlerine geçiş, şehir şebekelerindeki kayıpların önlenmesi... Bunlar hep konuşuluyor ama acilen harekete geçilmesi gerekiyor. Yoksa - affedersiniz - iş işten geçmiş olacak.
Sonuç olarak, Ayvalı Baraj Gölü'ndeki bu durum sadece Erzurum'un değil, tüm bölgenin su geleceği hakkında ciddi ipuçları veriyor. Gözümüzü kapatıp görmezden gelmek artık mümkün değil. Su, hayattır - ve hayatımız tehlikede.