
Güneydoğu Anadolu'da gökyüzü adeta bir bakır tepsiye dönmüş durumda. Bulutlar yağmur yerine sadece gölge taşıyor, toprak ise çatlıyor. Durum hiç iç açıcı değil; bölge son yılların en ciddi kuraklık tehdidiyle karşı karşıya.
Barajlardaki manzara ise gerçekten içler acısı. Dicle Barajı'nda su seviyesi %30'un bile altına inmiş durumda. Kimi yerlerde geniş çatlaklar oluşmuş, adeta toprak su diye ağlıyor. Yetkililer, 'durum vahim' demekten çekinmiyor. Halk endişeli, çiftçinin yüreği ağzında.
Peki, bu kuraklığın sebebi ne? İklim değişikliği mi, yoksa başka faktörler mi var? Uzmanlar, son birkaç yıldır yağış rejiminin iyice değiştiğini söylüyor. Kış aylarında kar yağışı neredeyse yok denecek kadar az. İlkbahar yağmurları ise gecikti ya da hiç gelmedi. Bu da barajları besleyen kaynakları kurutmuş durumda.
Çiftçi Ne Yapacak Şimdi?
Tarlasında pamuk ekmeyi hayal eden çiftçi, şimdi toprağın nasıl çatladığını izliyor. 'Su yoksa, bereket de yok' diyor bir çiftçi. Gerçekten de durum öyle. Susuzluk, sadece tarımı değil, hayvancılığı da vuruyor. Hayvanlarını otlatacak mera bulamayan köylüler, sellerden sonra şimdi de kuraklıkla boğuşuyor.
Belediyeler ise alarm durumunda. İçme suyu temin etmek için alternatif kaynaklar aranıyor. Vatandaşlara tasarruf çağrıları yapılıyor. 'Musluğu kapatın, damlayan suyu ihmal etmeyin' deniliyor. Ama bu yetmez elbette.
Peki, Çözüm Ne?
Uzun vadede iklim değişikliğiyle mücadele şart. Ancak kısa vadede acil önlemler alınması gerekiyor. Sulama sistemlerinin modernize edilmesi, suyun verimli kullanılması ve yağmur suyu hasadı gibi yöntemler devreye sokulmalı. Aksi takdirde, önümüzdeki yaz çok daha zor geçebilir.
Sonuç olarak, Güneydoğu Anadolu'da kuraklık sadece bir doğa olayı değil; aynı zamanda bir uyarı. İklim değişikliği kapımızda ve hazırlıklı olmazsak, bedeli ağır olacak. Umarım yetkililer bu alarmı duyar ve gerekli adımları atar.