
Göle çöken sessizlik, aslında her şeyi anlatıyordu. Kahramanmaraş'ın göz bebeği olan gölde yaşanan manzara, içler acısıydı. Binlerce balık, hayata veda etmişti ve suyun yüzeyi adeta gümüş bir örtüyle kaplanmıştı.
İnsan ister istemez düşünüyor - bu sessiz çığlık bize ne anlatmak istiyor?
Doğanın Alarm Zili mi Çalıyor?
Yetkililerin açıklamaları, durumun vahametini gözler önüne seriyor. Gölün oksijen seviyesindeki ani düşüş, balıkların yaşam şansını tamamen elinden almış. Aslında bu, doğanın bize gönderdiği bir uyarı işareti gibi. Su sıcaklığındaki değişimler ve mevsimsel geçişler, ekosistemi altüst etmiş.
Gölde yapılan ilk incelemeler, balık ölümlerinin temel nedeninin "oksijen yetersizliği" olduğunu ortaya koyuyor. Ancak ben şahsen merak ediyorum - acaba bu kadar basit mi? Yoksa arka planda başka faktörler de mi var?
Çevreciler Endişeli
Bölge sakinleri ise durumdan oldukça rahatsız. "Her yıl aynı manzarayla karşılaşıyoruz" diyenler var. Bir balıkçı, gözleri dolarak anlatıyor: "Bu göl, bizim geçim kaynağımızdı. Şimdi ise bir mezarlığa dönüştü."
Çevre dernekleri, yetkilileri harekete geçmeye çağırıyor. Acil önlem alınmazsa, geri dönüşü olmayan bir yola girilebileceği konusunda uyarıyorlar. Haklılar da - doğa bize her zaman ikinci bir şans vermeyebilir.
Peki Ne Yapılmalı?
- Gölün ekolojik dengesi derhal incelenmeli
- Oksijen seviyeleri sürekli takip edilmeli
- Balık popülasyonu kontrol altına alınmalı
- Çevre kirliliğine karşı önlemler artırılmalı
Belki de en önemlisi - biz insanlar olarak doğayla olan ilişkimizi yeniden gözden geçirmeliyiz. Unutmayalım ki, doğanın dilini anlamak, aslında kendi geleceğimizi kurtarmak demek.
Bu olay, bize şunu hatırlatıyor: Doğa sessizce acı çekiyor ama çıkardığı ses, aslında çok gürültülü. Yeter ki kulak vermesini bilelim.