İnanması güç ama gerçek: İki büyük körfezimiz adeta nefes nefese kalmiş durumda. İzmir ve İstanbul... İki dev metropolün denizleri, oksijen yetersizliğinden muzdarip. Sanki bir insan boğulur gibi, derin bir nefes alamıyorlar.
TÜBİTAK MARMARA Araştırma Gemisi'nin son verileri içler acısı bir tablo ortaya koyuyor. Ölçümler gösteriyor ki, oksijen seviyeleri özellikle 20 metre ve altında ciddi bir düşüş yaşamış. Adeta bir çölleşme yaşanıyor su altında.
Peki Neden Bu Haldeyiz?
Aslında cevap çok basit: Biz. Evet, maalesef insan eliyle yapılan kirlilik baş rolde. Sanayi atıkları, arıtılmadan denize deşarj edilen sular, aşırı yapılaşma... Hepsi bir araya gelince bu faciayı yaratıyor.
Uzmanların dediğine göre, oksijen seviyesinin düşmesi demek, denizdeki canlı çeşitliliğinin azalması demek. Yani balıklar, bitkiler, mikroorganizmalar... Hepsi tehdit altında. Bu sadece bir çevre sorunu değil, aynı zamanda balıkçılık sektörünü de vuran ekonomik bir darbe.
İstanbul ve İzmir Özelinde Durum
İstanbul'da özellikle Haliç ve çevresindeki kirlilik ciddi boyutlara ulaşmış durumda. İzmir Körfezi'nde ise durum daha da vahim. Körfezin dip sularında oksijen neredeyse tükenmiş. Bu, su altı yaşamının sonunun geldiği anlamına gelebilir.
Belediyeler ve ilgili bakanlıklar bir dizi önlem açıkladılar ama acaba bu önlemler yeterli mi? Yoksa iş işten geçtikten sonra mı harekete geçiyoruz? Cevabını zaman gösterecek.
Sonuç olarak, durum ciddi. İki büyük körfezimiz, iki büyük hazinemiz alarm veriyor. Eğer bugün harekete geçmezsek, yarın çok geç olabilir. Unutmayalım, doğa intikamını mutlaka alır.
