Dünya ısınmaya devam ederken, faturanın en ağır kısmı hiç beklenmedik bir şekilde en az sorumlu olanlara kesiliyor. Gelişmekte olan ülkeler, iklim değişikliğinin ekonomik yükünü sırtlanıyor ve rakamlar gerçekten baş döndürücü.
Yapılan son analizler, bu ülkelerin her yıl iklim değişikliğinin etkileriyle başa çıkmak için tam 310 milyar doların üzerinde bir maliyete katlanmak zorunda kaldığını gösteriyor. Bu, bazı ülkelerin yıllık bütçelerini bile gölgede bırakacak devasa bir meblağ.
Faturanın Ağırlığı Artıyor
İklim değişikliği dediğimiz şey sadece buzulların erimesi ya hava sıcaklıklarının artması değil maalesef. Aslında işin ekonomik boyutu o kadar derin ki... Tarım alanları kuruyor, altyapı sistemleri çöküyor, sağlık harcamaları katlanıyor. Ve bütün bunların bedelini en çok gelişmekte olan ülkeler ödüyor.
Düşünsenize — bu ülkeler sanayileşmiş ülkelerin yarattığı karbon emisyonlarının sadece küçük bir kısmından sorumlu olmalarına rağmen, en büyük darbeyi onlar alıyor. Adalet mi bu? Hiç sanmıyorum.
Peki Bu Parayla Ne Yapılabilirdi?
310 milyar dolar... Bu rakamı zihninizde canlandırmakta zorlanıyorsanız haklısınız. Bu parayla:
- Milyonlarca insan için temiz içme suyu projeleri finanse edilebilirdi
- Yüzlerce modern hastane inşa edilebilirdi
- On binlerce okul yapılabilirdi
- Tam donanımlı üniversiteler kurulabilirdi
Ama yerine, bu kaynaklar sel baskınları, kuraklıklar ve fırtınaların yol açtığı hasarları onarmaya harcanıyor. İronik değil mi?
Küresel Eşitsizlik Derinleşiyor
İklim krizi aslında var olan ekonomik uçurumu daha da derinleştiriyor. Zengin ülkeler bu krizden nispeten daha az etkilenirken — ki onlar da etkileniyor elbette — gelişmekte olan ekonomiler adeta bir çıkmazın içinde debeleniyor.
Ve işin en acı tarafı şu: Bu ülkeler kalkınma çabalarını sürdürmeye çalışırken bir yandan da iklim değişikliğinin yıkıcı etkileriyle mücadele etmek zorundalar. İki cephede birden savaşmak gibi bir şey bu.
Uzmanların dediğine göre durum daha da kötüleşecek. Önlem alınmazsa, önümüzdeki on yıllarda bu maliyetin katlanarak artması bekleniyor. Korkutucu, değil mi?
Çözüm Ne Peki?
Peki bu kısır döngü nasıl kırılacak? Cevap aslında basit ama uygulaması zor: Küresel işbirliği. Gelişmiş ülkelerin hem karbon emisyonlarını azaltma hem de gelişmekte olan ülkelere finansal ve teknolojik destek sağlama konusunda daha fazla sorumluluk alması gerekiyor.
Ama görünen o ki, uluslararası toplum bu konuda yeterince hızlı hareket etmiyor. Zirveler yapılıyor, anlaşmalar imzalanıyor ama somut adımlar hala yetersiz.
Sonuç olarak, iklim değişikliği artık sadece bir çevre sorunu değil — aynı zamanda küresel bir ekonomik kriz ve adalet meselesi. Ve 310 milyar dolarlık bu fatura, bu gerçeğin sadece buzdağının görünen kısmı.