Dünya, iklim değişikliğiyle mücadelede adeta bir finansman kıskacında. Rakamlar öyle büyük ki, insanın aklı almıyor doğrusu. Tam 310 milyar dolar! Bu, gelişmekte olan ülkelerin iklim eylemleri için ihtiyaç duyduğu paranın sadece bu yılki kısmı.
OECD'nin son raporu aslında bardağı taşıran son damla oldu. Gelişmiş ülkelerin taahhütleriyle gerçekte sağlanan finansman arasında uçurum var. Ve bu uçurum giderek derinleşiyor. Sanki bir yarışta, önde gidenlerin arkadakilere el uzatmayı unutması gibi.
Finansman Açığı Büyüyor: Rakamlar Ürkütücü
2022'de 100 milyar dolar hedefi konmuştu, hatırlarsınız. Peki gerçekte ne oldu? Sadece 89.6 milyar dolar toplanabildi. Bu, ihtiyacın neredeyse üçte biri kadar! Üstelik en çok etkilenen ülkeler, en az desteği alanlar arasında.
Türkiye'nin durumu ise oldukça ilginç. Paris Anlaşması'na taraf olmasına rağmen, hala 'gelişmekte olan ülke' statüsünde değerlendiriliyor. Bu da finansmana erişimde ekstra zorluklar yaşadığı anlamına geliyor. Yani, iklim mücadelesinde tam anlamıyla bir 'ara bölgede' sıkışıp kalmış durumdayız.
Peki Ya Çözüm?
Uzmanlar, özel sektörün daha aktif rol alması gerektiğinde hemfikir. Devlet bütçeleri tek başına bu devasa sorunun altından kalkamaz. Öyle ya, bu sadece hükümetlerin değil, hepimizin meselesi.
- Yeşil tahvil piyasalarının genişletilmesi
- Karbon fiyatlandırma mekanizmaları
- Yenilenebilir enerji yatırımlarının teşviki
- İklim dostu teknolojilere erişimin kolaylaştırılması
Bu maddeler, çözümün sadece bir kısmı. Asıl mesele, küresel işbirliğini güçlendirmek. Yoksa, iklim değişikliğiyle mücadele konusunda 'iyi niyetli sözlerden' öteye gidemeyiz.
Sonuç olarak, rakamlar korkutucu olsa da umutsuzluğa kapılmaya gerek yok. Dünya, benzer krizleri aşmayı başardı. Belki de bu sefer, gerçek anlamda 'küresel bir köy' olduğumuzu hatırlamamız gerekiyor. Ne dersiniz?
