
Güney Asya'nın kalbinde adeta bir su tablosuna dönen Pakistan, tarihinin en acımasız muson sezonlarından birini yaşıyor. Öyle ki, ülkenin dört bir yanındaki yağmur göstergeleri normal değerlerin çok ama çok üzerinde seyrediyor.
Resmi makamların açıklamalarına göre, hayatını kaybedenlerin sayısı dün itibarıyla 785'e fırladı. Bu, geçen haftaya kıyasla ciddi bir artış anlamına geliyor ve en kötüsünün henüz gelmemiş olabileceğini düşündürüyor insana.
Manzara: Tam Bir Yıkım
Ülkenin tamamına yayılan bu afetten en çok etkilenen bölgelerden biri hiç şüphesiz güneydeki Sindh eyaleti. Bölge yetkilileri, sadece bu eyalette 300'den fazla kişinin hayatını kaybettiğini belirtiyor. Kuzeydeki Belucistan'da ise durum içler acısı; yollar, köprüler ve iletişim hatları neredeyse tamamen çökmüş durumda.
Binlerce ev -ve bu evlerde yaşayan on binlerce insan- sular altında kalmış durumda. Tahliye çalışmaları devam etse de, ulaşımın neredeyse imkansız olduğu bölgelere yardım götürmek ekipler için adeta bir çileye dönüşmüş.
Uluslararası Toplum Harekete Geçti Mi?
Birleşmiş Milletler ve Kızılay gibi kuruluşlar, bölgeye acil yardım ulaştırmak için seferber oldu. Fakat afetin boyutu o kadar büyük ki, bu çabaların yetersiz kaldığına dair haberler gelmeye başladı bile. İnsani yardım konusunda dünyanın en tecrübeli isimlerinden biri olan Birleşmiş Milletler, Pakistan hükümeti ile koordineli bir şekilde çalıştıklarını duyurdu.
Ancak, sahada çalışan bir yardım görevlisinin dediği gibi: "Bu, gördüğüm en zorlu operasyonlardan biri. İklim değişikliğinin somut bir sonucuyla karşı karşıyayız ve maalesef buna hazırlıklı değildik."
Peki ya Türkiye? Türk Kızılay'ı ve AFAD ekipleri, bölgeye yardım malzemeleri ve arama-kurtarma ekipleri göndererek uluslararası dayanışma örneği sergiledi. Bu tür durumlarda Türkiye'nin desteği gerçekten takdire şayan.
İklim Değişikliği: Sessiz Tetikleyici
Birçok uzman, bu kadar şiddetli bir muson mevsiminin arkasında iklim değişikliğinin yattığı görüşünde. Pakistan İklim Bakanı Sherry Rehman, durumu "iklim kaynaklı bir kabus" olarak nitelendiriyor. Aslına bakarsanız, bu felaket sadece Pakistan'ın değil, tüm dünyanın sorunu. İklim değişikliği artık uzak bir tehdit değil, kapımızı çalan somut bir gerçek.
Dünya Meteoroloji Örgütü'nün son verileri, küresel sıcaklık artışının bu tür aşırı hava olaylarının sıklığını ve şiddetini artırdığını gösteriyor. Yani, Pakistan'daki bu trajedi aslında hepimiz için bir uyarı niteliğinde.
Sonuç olarak, Pakistan halkı şu an insanlık tarihinin en zorlu sınavlarından birini veriyor. Uluslararası toplumun bu çağrıya kulak vermesi ve yardım elini uzatması gerekiyor. Unutmayalım, doğal afetler sınır tanımaz; bugün onların başına gelen, yarın bizim de kapımızı çalabilir.