İstanbul'da suyun durumu hiç de iç açıcı değil, maalesef. İSKİ'nin bugün açıkladığı veriler adeta bir soğuk duş etkisi yarattı - ki suyu idareli kullanmamız gerektiğini düşünürsek, belki de tam zamanında!
17 Ekim itibarıyla İstanbul'un barajlarındaki doluluk oranı sadece %33.79 seviyesinde. Bu rakam, geçen yılın aynı dönemindeki %41.21'lik oranın oldukça altında kalıyor. Yani durum vahim, hem de ciddi anlamda.
Baraj Baraj Dolaştık, Durum Hiç İç Açıcı Değil
Peki hangi baraj ne durumda? İşte acı gerçekler:
- Ömerli: %36.30 dolulukla nispeten 'iyi' durumdaki barajlardan
- Pabuçdere: %2.94 ile adeta son nefesini veriyor
- Sazlıdere: %5.52 ile kritik seviyede
- Büyükçekmece: %40.57 oranında dolu
- Alibey: %30.23 doluluk oranı
Bu rakamların ne anlama geldiğini şöyle açıklayayım: İstanbul'da yaşayan onlarca insan, işte bu bir avuç suya bel bağlamış durumda. Ve görünen o ki, kış yağışları gelmezse ciddi sıkıntılar kapıda.
Geçen Yıla Göre Durum Daha mı Kötü?
Kesinlikle evet! Geçen yıl bu zamanlar barajlarımız %41.21 seviyesindeydi. Yani neredeyse %8'lik bir düşüşten bahsediyoruz. Bu, milyonlarca metreküp su demek - hesabını yapmaya bile korkuyorum doğrusu.
Melen ve Yeşilçay regülatörlerinden sağlanan su miktarları da durumu kurtarmaya yetmiyor. 2 milyon 734 bin metreküp su tüketen devasa bir şehirden bahsediyoruz sonuçta.
Şimdi herkes aynı soruyu soruyor: "Kış yağışları bizi kurtaracak mı?" Cevabı bilen yok ama bildiğimiz bir şey var: Suyu hoyratça harcama lüksümüz kalmadı. Musluğu açık bırakmak, gereksiz yere araba yıkatmak, bahçeleri suya boğmak - bunlar artık geçmişte kaldı.
Uzmanların dediği gibi, her damlanın kıymetini bilmemiz gereken günlerdeyiz. İstanbul'un su meselesi sadece belediyenin değil, hepimizin sorunu. Unutmayalım, su hayattır - ve bu hayat giderek azalıyor.