
Düşünün ki, musluğu açtığınızda su akmıyor. Sadece bir distopya senaryosu gibi geliyor, değil mi? Ama gerçek şu ki, Türkiye bu senaryoya doğru hızla ilerliyor. Uzmanlar, önümüzdeki 5 yıl içinde ülkemizin 'su fakiri' sınıfına girebileceği konusunda uyarıyor.
Korkutan Rakamlar
Kişi başına düşen yıllık su miktarı 1.346 metreküpe kadar düştü. Bu, su stresi yaşayan bir ülke olduğumuz anlamına geliyor. 1.000 metreküpün altına düştüğümüzde ise resmen 'su fakiri' olacağız.
İşin daha da vahimi? Türkiye, dünyada su kıtlığı riski en yüksek ülkeler arasında 32. sırada yer alıyor. Sanki bir yarıştaymışız gibi, ama kazanamayacağımız türden bir yarış bu.
Neden Bu Hale Geldik?
- Bilim insanlarına göre iklim değişikliği, durumu körükleyen en büyük faktör
- Hatalı tarım politikaları ve aşırı sulama yöntemleri
- Su kaynaklarının hoyratça kullanımı
- Artan nüfus ve kentleşme baskısı
- Yağış rejimlerindeki düzensizlikler
Bir de şu var: Suyun değerini kaybetmeden anlamıyoruz maalesef. 'Boşa akan çeşmeleri kapatın' çağrıları artık yeterli değil. Köklü önlemler şart!
Peki Ne Yapmalıyız?
Öncelikle panik yapmayın - ama harekete geçin. İşte bazı acil çözüm önerileri:
- Tarımda damla sulama sistemlerine geçiş hızlandırılmalı
- Şehir şebekelerindeki kayıp-kaçak oranı %50'lerden %10'un altına çekilmeli
- Gri su sistemleri zorunlu hale getirilmeli
- Su ayak izi konusunda toplumsal bilinç artırılmalı
Uzmanların dediği gibi: 'Su, yeni petrol olacak.' Petrol için savaşlar çıktığını düşünürsek... Durumun ciddiyetini anlamak için kahin olmaya gerek yok.
Son bir not: Bu yazıyı okurken bile, Türkiye'nin su rezervleri biraz daha azaldı. Zaman, bizim için değil, suyun aleyhine işliyor.