İşte yine o mucizevi buluşmalardan biri daha gerçekleşti. Safranbolu'nun o meşhur tarihi evlerinde, taş duvarların arasında sanki zaman durmuştu. Anadolu'dakiler Projesi'nin bu haftaki durağı, Karabük'ün bu güzeller güzeli ilçesiydi.
Ve ne buluşmaydı o! Tarihle modernliğin, gelenekselle çağdaşın dans ettiği bir ortamda, imece usulü bir araya gelindi. Kimi sanatçı, kimi akademisyen, kimi de sadece Anadolu'nun sesini duymak isteyen gönüllüler... Hepsi aynı amaç için oradaydı.
Kültür Köprüleri Kuruluyor
Aslında bu projenin özü çok basit: Anadolu'nun dört bir yanındaki kültür hazinelerini gün yüzüne çıkarmak ve onları hak ettikleri değere kavuşturmak. Safranbolu ise bu anlamda tam bir açık hava müzesi gibi. O daracık sokaklar, cumbalı evler, tarihi çeşmeler... Her biri anlatacak hikaye buluyor kendine.
Etkinlik boyunca neler mi yapıldı? Şöyle sıralayayım:
- Yerel sanatçıların eserlerinden oluşan sergiler
- Geleneksel el sanatlarının canlı performansları
- Tarihi mekanlarda düzenlenen konserler ve şiir dinletileri
- Yöreye özgü lezzetlerin tanıtıldığı gastronomi etkinlikleri
Ve bütün bunlar, tamamen gönüllü bir çabanın ürünüydü. Kimse kimseden para talep etmiyor, herkes elinden geleni yapıyordu. İşte tam da bu yüzden 'imece' kelimesi bu kadar anlamlı geliyor bu projeye.
Safranbolu'nun Büyüsü
UNESCO'nun Dünya Mirası listesine girmiş olması boşuna değil Safranbolu'nun. O tarihi evler öyle sıradan yapılar değil. Her biri Osmanlı mimarisinin en nadide örneklerinden. Ve bu proje sayesinde, bu evler sadece turistlerin değil, kültür meraklılarının da uğrak noktası haline geldi.
Bir düşünün: Tarihi bir konakta, yüzyıllık duvarların arasında, modern bir sanat sergisi... İşte bu tezatlık aslında müthiş bir uyum yaratıyor. Geçmişle gelecek arasında kurulan bu köprü, Safranbolu'ya bambaşka bir hava katmıştı.
Katılımcılardan biri şöyle diyordu: "Burada hissettiğim enerjiyi anlatmak kelimelerle mümkün değil. Sanki tarih canlanmış, bize el sallıyordu." Haklıydı da. Çünkü o taş duvarların arasında kaybolmuşken, zamanın nasıl geçtiğini anlamıyorsunuz.
İmece Ruhu Canlanıyor
Anadolu'da eskiden nasıl yardımlaşarak işler yapılırdı, hatırlayan var mı? Köyde harman zamanı herkes tarlaya koşar, kimin ürünü önce çıkarsa ona yardım edilirdi. İşte bu proje de aynı ruhu yaşatıyor. Herkes elindeki imkanları, bilgiyi, beceriyi paylaşıyor.
Ve inanın, bu paylaşımın gücüne inanamazsınız. Bir araya gelen insanlar, tek başlarına asla başaramayacakları işleri kolayca hallediyorlar. Safranbolu'daki etkinlikte de öyle oldu. Kimi sergi düzenledi, kimi atölye çalışması yaptı, kimi de sadece misafirleri ağırladı.
Sonuç? Muhteşem bir kültür şöleni ve unutulmaz anılar...
Peki ya bundan sonrası? Projenin koordinatörleri, Anadolu'nun diğer güzel ilçelerinde de benzer etkinlikler düzenlemeye devam edeceklerini söylüyorlar. Amacımız, Anadolu'nun kültürel zenginliklerini dünyaya tanıtmak ve bu değerleri gelecek nesillere aktarmak diye ekliyorlar.
Safranbolu'da yaşananlar gösterdi ki, imece ruhu hala yaşıyor. Ve bu ruh sayesinde, Anadolu'nun kültür hazineleri hak ettikleri değeri bulmaya devam edecek. Belki de en güzeli, bu projeye gönül veren herkesin yüzündeki o içten gülümsemeydi. Çünkü biliyorlardı ki, yaptıkları iş sadece bir etkinlikten ibaret değildi. Onlar, kültür köprüleri kuruyorlardı.