Arslantepe'de Tarihi Diriliş: Depremin Yaraları Sarılıyor, 5500 Yıllık Kale Duvarları Yeniden Hayat Buluyor!
Arslantepe Höyüğü'nde Deprem Sonrası Restorasyon

O korkunç şubat günlerinde yerle bir olan sadece binalar değildi; tarihin ta kendisiydi adeta. Malatya’nın göbeğinde, binlerce yıldır ayakta kalmayı başarmış bir medeniyetin sessiz tanığı, Arslantepe Höyüğü, depremin acımasız yumruğunu yedi. Ama insanlık, pes etmek nedir bilmez.

Şimdilerde orada, bir diriliş destanı yazılıyor. 5500 yıllık geçmişiyle insanlık tarihine ışık tutan bu kerpiç sarayın kale duvarları, adeta bir cerrah titizliğiyle onarılıyor. İş makinelerinin giremeyeceği kadar hassas bir alan bu. Her bir taş, her bir kerpiç parçası, restoratörlerin ellerinde yeniden hayat buluyor.

Zamanla Yarışan Bir İyileşme Hikayesi

UNESCO’nun ‘Dünya Mirası’ listesindeki bu hazine için çalışmalar hummalı bir şekilde devam ediyor. İtalyan La Spienza Üniversitesi’nden gelen uzman ekip ve Malatya Müze Müdürlüğü’nün ortak çabası, gerçekten takdire şayan. Depremde en çok hasarı, höyüğün güney ve batı cephelerindeki antik surlar almış. Kimi yerlerde çökmeler, ciddi çatlaklar oluşmuş. Ama onlar yılmıyor.

İşin en zor kısmı, modern hiçbir malzeme kullanmadan, tamamen dönemin orijinal teknikleriyle çalışmak. Yeni kerpiçler, aynen eskileri gibi, saman ve çamur karışımıyla hazırlanıyor. Sanki 55 asır önceki ustalara bir saygı duruşu bu. ‘Nasıl yapılmışlarsa, öyle onaracağız’ diyorlar. Bu, sadece bir inşaat değil, bir sadakat projesi.

Gelecek Nesillere Aktarmak İçin

Aslında her şey, sadece taşları yerine koymaktan ibaret değil. Bu, insanlığın hafızasını kurtarma mücadelesi. Arslantepe, sadece Malatya’nın değil, tüm dünyanın ortak mirası. İlk devlet sisteminin, bürokrasinin ve hiyerarşik toplum yapısının filizlendiği yer burası. Deprem bu hafızaya zarar verdi, evet. Ama onu silip atamadı.

Çalışmaların bu yaz sonuna kadar bitirilmesi planlanıyor. O zaman, bu kadim topraklar ziyaretçilerini yeniden ağırlamaya hazır olacak. Umarım bir daha böyle bir sınav vermezler. Çünkü bazı hikayeler, sadece taşlarda değil, hepimizin içinde yaşamalı.