O korkunç şubat sabahında her şey altüst oldu. Deprem değil, adeta bir kıyamet kopmuştu Hatay'da. Tarihi Bogazkesen Camii de bu yıkımdan nasibini aldı elbette. Ama şimdi? Şimdi yaraları sarma zamanı.
Restorasyon çalışmaları öyle titizlikle yürütülüyor ki, adeta nakış işler gibi işliyorlar. Her bir taşın, her bir hatılın özenle yerine konulduğu bu süreçte, tarihe saygıyla geleceğe umut taşıyorlar.
Zamanın Yaralarını Sarmak
Uzman ekiplerin çalışmalarını izlemek gerçekten etkileyici. Sanki bir cerrah titizliğiyle yaklaşıyorlar tarihi dokulara. Minarenin hasarlı kısımları özel malzemelerle güçlendirilirken, kubbe ve çatı sisteminde de ciddi onarımlar yapılıyor.
Ah o taş işçiliği! Yüzyıllara meydan okuyan o zarif detaylar tek tek elden geçiriliyor. Restoratörlerin gözlerindeki o işine aşkla bağlılık ışığını görmeniz lazım gerçekten.
Geçmişle Gelecek Arasında Köprü
Camii sadece bir ibadethane değil elbette. Hatay'ın hafızası, kültürel mirasımızın canlı bir tanığı. Onu ayağa kaldırmak, bir anlamda tarihe sahip çıkmak demek.
Çalışmalar sırasında en modern tekniklerle en geleneksel yöntemler iç içe kullanılıyor. Laser tarama sistemleri, drone görüntülemeleri derken, aslına uygun restorasyon için her detay düşünülmüş.
İnsan düşünmeden edemiyor: Bu eserler bize atalarımızdan kalan birer emanet. Onları korumak, gelecek nesillere aktarmak da boynumuzun borcu.
Restorasyonun tamamlanma süreciyle ilgili kesin bir tarih verilmese de, işlerin hızla ilerlediği ortada. Her gün biraz daha yaklaşıyoruz o güzel günlere - camiinin cemaatine yeniden kavuşacağı günlere.
