
Kapadokya'nın büyüleyici atmosferi bu kez Orta Çağ'ın renkli panayır ruhuyla buluştu. Sanki zamanın akışı durmuş da yüzyıllar öncesinin telaşlı çarşı günlerine dönmüşüz gibi hissettiren bir organizasyon.
Peribacalarının eşsiz manzarası eşliğinde kurulan panayır, adeta tarihin canlı bir sahnesi gibi. Zanaatkârların elleriyle şekillenen ürünler, birer sanat eseri niteliğinde. Ahşap oymacılığından deri işlemeciliğine, seramikten el dokumalarına kadar yok yok.
Lezzet Duraklarında Tadına Doyulmaz Bir Yolculuk
Panayırın en çok ilgi gören köşelerinden biri de geleneksel lezzetlerin sunulduğu alan. Unutulmaya yüz tutmuş tarifler, ustaların ellerinde yeniden hayat buluyor. Mis gibi kokan gözlemeler, tandırda pişen etler ve o enfes tatlılar... İnsanın damak zevkini şımartan cinsten.
Müzik ve eğlence de cabası. Halk ozanlarının türküleri panayıra ayrı bir renk katarken, sokak sanatçıları renkli gösterileriyle mest ediyor. Çocuklar için düzenlenen atölyelerde ise minik eller tarihi sanatları öğreniyor.
Kültürel Mirasın Yaşayan Tanığı
Aslında bu panayır sadece bir etkinlik değil, aynı zamanda kültürel mirasımızı yaşatan önemli bir köprü. Kaybolmaya yüz tutan el sanatlarını gelecek nesillere aktarmak gibi asil bir misyonu var. Ziyaretçiler hem eğleniyor hem de kültürümüzün zenginliğini yakından tanıma fırsatı buluyor.
Panayır alanında dolaşırken insan ister istemez şunu düşünüyor: Modern alışveriş merkezlerinin soğukluğundan sonra, böyle sıcak ve samimi bir ortam gerçekten ruhunuzu besliyor. Her köşesinde ayrı bir sürprizle karşılaştığınız bu panayır, Kapadokya'nın turizm çeşitliliğine de önemli katkı sağlıyor.
Kısacası, Kapadokya'nın eşsiz doğal güzellikleriyle Orta Çağ'ın renkli panayır kültürünün buluştuğu bu etkinlik, görülmeye değer bir deneyim sunuyor. Tarihin ve kültürün iç içe geçtiği bu büyülü atmosfer, ziyaretçilerine unutulmaz anılar biriktirme fırsatı veriyor.