Kilisede Yankılanan Ezan Sesi: Avrupalı Aktivistlerin Gözyaşlarına Boğulduğu O Anlar
Kilisede Ezan Sesi: Avrupalı Aktivistler Ağladı

Öyle anlar vardır ki, kelimelerle anlatmakta zorlanırsınız. İşte o anlardan biri, belki de en çarpıcısı, geçtiğimiz günlerde bir kilisenin içinde yaşandı. Avrupa'nın dört bir yanından gelmiş aktivistler, hiç beklemedikleri bir anda kendilerini gözyaşları içinde buldular.

Nasıl bulmasınlar ki? Düşünsenize, Hristiyan dünyasının kutsal mekânlarından birinde, İslam'ın o en muhteşem çağrısı yankılanıyor. Ezan... Öyle naif, öyle içten bir ses ki, ta yüreğinize işliyor. İnanın, orada olup da etkilenmemek mümkün değil.

Beklenmedik Karşılama: Duyguların Kıyısında Bir An

Grubun Türkiye'ye geliş amacı aslında oldukça farklıydı. Bölgedeki insan hikayelerini dinlemek, belki de kendi önyargılarını kırmak istiyorlardı. Ama kim bilebilirdi ki onları en çok etkileyecek şeyin, bir kilisede duyacakları ezan sesi olacağını?

İçeri adım attıkları anda başladı her şey. O eski taş duvarlar, o vitray camlar... Hepsi sessizliğe gömülmüştü. Derken, o ses. Önce uzaktan, sonra giderek yakınlaşan. Bir çağrıydı bu, sadece Müslümanlara değil, tüm insanlığa. Aktivisti de, yerli halkı da aynı duygu seline sürükleyen.

Göz Yaşlarına Hakim Olamadılar

İşte o anda oldu. Gözler doldu, yürekler sıkıştı. Kimisi başını öne eğdi, kimisi açıkça ağlıyordu. Hepsi aynı duygunun pençesindeydi – saf, katıksız bir hüzün ve bir o kadar da huzur.

Belçika'dan gelen bir kadın aktivist, "Hayatımda hiç böyle bir şey hissetmemiştim" diyor, sesi titreyerek. "Bu kadar farklı iki din, bu kadar farklı iki kültür... Ama o anda hepimiz aynıydık. Hepimiz insandık."

Fransalı bir genç erkek ise şaşkınlığını gizleyemiyor: "Dünyanın neresinde görülmüş böyle bir şey? Kilisede ezan okunuyor ve Hristiyanlar buna saygıyla, hatta sevgiyle eşlik ediyor. İnanılmaz."

Bir Arada Yaşamanın Sembolü

Aslında olan biten, sadece duygusal bir anın ötesine işaret ediyor. Türkiye'nin kadim topraklarında yüzyıllardır süregelen bir birikimin tezahürü bu. Farklılıkların zenginlik sayıldığı, dinler arası diyaloğun sadece lafta kalmadığı bir gerçeklik.

O kilisede yaşananlar, aslında hepimizin içinde gizlenen o insani özlemin dışavurumu. Bölünmüş bir dünyada, birlikte yaşamanın hala mümkün olduğunun kanıtı.

Kim bilir, belki de o Avrupalı aktivistlerin gözyaşları, aslında hepimizin içinde bir yerlere sıkışıp kalmış umudun ta kendisiydi. Önyargıların eriyip gittiği, geriye sadece insanlığın kaldığı o büyülü anda...