
Kütahya'nın Domaniç ilçesi adeta tarihin sayfalarından fırlamış gibiydi dün. Hayme Ana'yı Anma ve Göç Şenlikleri, bu küçük ama tarihi yükü ağır ilçeyi bir anda Türkiye'nin odak noktası haline getirdi.
Kimdir Hayme Ana? Biliyor musunuz? Osmanlı İmparatorluğu'nun kurucusu Osman Gazi'nin nenesi, Ertuğrul Gazi'nin ise annesi. Yani devletin temelinde onun terbiyesi, vizyonu yatıyor. İşte bu kadim şahsiyeti anmak için düzenlenen törenler, gerçekten görülmeye değerdi.
Protokol ve Halk El Ele
Öyle sıradan bir etkinlik değildi. Kütahya Valisi Musa Işın, AK Parti Milletvekilleri Ahmet Erbaş ve Ceyda Çetin Erenler de oradaydı. Hani derler ya 'protokol soğuk olur' diye, burada öyle olmadı. Vali Işın'ın halkla kaynaşması, samimi sohbetleri, o anlara ayrı bir sıcaklık kattı.
Program, Hayme Ana'nın ebedi istirahatgahı olan türbede başladı. Kur'an-ı Kerim tilavetiyle yankılandı ortalık. Ardından, hep birlikte saygı duruşu ve İstiklal Marşı... O anları yaşamak, tarihle bugünün nasıl iç içe geçtiğini göstermeye yetiyordu.
Göç Yürüyüşü ve Renkli Görüntüler
Asıl coşku, göç yürüyüşüyle patlak verdi! Domaniç'ten Çarşamba Yaylası'na doğru yapılan bu sembolik yürüyüş, at sırtındaki yörükler ve rengarenk kıyafetleriyle katılımcılar adeta bir tabloyu canlandırıyordu. Seyirlik mi seyirlik!
Yaylada devam eden şenliklerde ise durulacak gibi değildi. Yörük çadırları kuruldu, geleneksel yemekler ikram edildi. Halk oyunları ekipleri, oynadıkları yöresel oyunlarla izleyenlere unutulmaz anlar yaşattı. Cirit gösterileri ise nefesleri kesti desem abartmış olmam.
Konuşmaların Ortak Noktası: Birlik ve Beraberlik
Vali Musa Işın'ın yaptığı konuşma, aslında her şeyi özetler nitelikteydi. "Hayme Ana, sadece bir devlet kurucusunun annesi değil, aynı zamanda bir milletin fedakarlık ve cesaret abidesidir" dedi. Gerçekten de öyle değil mi? Onun hikayesi, bugünlere nasıl geldiğimizi hatırlatıyor bize.
Milletvekilleri de aynı minval üzere konuştular. Bu tür etkinliklerin, milli şuuru canlı tutmak için ne denli mühim olduğunun altını çizdiler. Hepsinin ortak mesajı ise birlik, beraberlik ve tarihimize sahip çıkmaktı.
Sonuç olarak, Domaniç'te yaşananlar sıradan bir anma töreninden çok daha ötesiydi. Adeta bir zaman tüneline girip Osmanlı'nın kuruluş günlerine tanıklık ettik. Tarih, sadece kitaplarda okunacak bir şey değil; işte böyle yaşanacak, hissedilecek bir olgu. Domaniç, bunu bir kez daha ispat etti.