
Işıklar yandı, minareler süslenmişti; Türkiye'nin dört bir yanından yükselen salavat ve dualar, geceyi anlamlı kılan bir senfoniye dönüştü. Mevlid Kandili, Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed'in (s.a.v) dünyaya teşrifinin yıldönümü, coşku ve huzur içinde karşılandı. Camiler dolup taştı, gönüller bir oldu.
Ankara'da, Diyanet İşleri Başkanlığı'nın düzenlediği özel program, binlerce kişiyi bir araya getirdi. Okunan Kur'an-ı Kerim tilavetleri ve ilahiler, mekânı manevi bir atmosfere bürüdü. Diyanet İşleri Başkanı Prof. Dr. Ali Erbaş, yaptığı konuşmada, "Peygamberimizin mesajlarını hayatımıza taşımalıyız" dedi ve ekledi: "O'nun getirdiği evrensel değerleri unutmamalıyız."
İstanbul'da Kandil Coşkusu
Sultanahmet Camii'nde akşam namazı sonrası başlayan program, sabahın ilk ışıklarına kadar sürdü. İnsanlar, adeta bir sel olup aktı cami avlusuna. Kimi eller açtı dua etti, kimi gözyaşlarına boğuldu. "Bu gece, affedilmek için bir fırsat" diyen yaşlı bir amca, "İçimizdeki kinleri atmalıyız" diye ekledi.
Anadolu'nun Her Köşesinde
Konya'dan Van'a, İzmir'den Erzurum'a kadar ülkenin dört bir yanında benzer manzaralar yaşandı. Belediyeler, sokakları ışıklandırdı; kandil simitleri ve tatlıları dağıtıldı. Sosyal medyada ise #MevlidKandili etiketi trend oldu; paylaşılan mesajlarla sevgiler, dualar yayıldı.
Peki, neden bu kadar önemli bu gece? Mevlid Kandili, sadece bir kutlama değil; aynı zamanda bir dönüşüm fırsatı. İnsanlar, kötü alışkanlıklarından vazgeçmeye, barışmaya, affetmeye yöneliyor. Belki de en güzeli, kalplerin yumuşaması.
Gece boyunca süren ibadetler, sabah namazıyla son buldu. Ama o manevi hava, sanki hâlâ duruyor üzerimizde. Kim bilir, belki de gerçek kandil, içimizde yaktığımız o küçük ışıktır.