Tam da şu an, İran'ın Sava kentinde, ayakta kalmanın ne demek olduğunu gösteren bir yer var. Selçuklu Çarşısı. Asırlara meydan okuyor adeta.
Düşünsenize, yüzyıllar geçiyor ama bu çarşı hâlâ nefes alıyor. Sanki zamanın yıkıcı etkisine inat, dimdik ayakta. Sava'nın tam kalbinde, tıpkı bir nabız gibi atmaya devam ediyor.
Mimari Bir Şaheser
Tuğla işçiliği insanı büyülüyor doğrusu. O kemerler, o kubbeler... Selçuklular gerçekten mimaride deha sahibiymiş. Her bir taşında ayrı bir hikâye saklı gibi.
İçeri adımınızı attığınızda sizi bir serinlik karşılıyor. O kalın duvarlar sadece gölge değil, aynı zamanda bir huzur vaat ediyor. Sıcak yaz günlerinde bile ferahlatıcı bir atmosfer sunuyor.
Canlılığını Hiç Yitirmeyen Bir Ticaret Merkezi
Belki de en şaşırtıcı olanı bu: Günümüzde hâlâ işlevsel olması. Geleneksel el sanatları, yerel ürünler... Her dükkân adeta bir hazine sandığı.
Çarşının içinde dolaşırken zamanın nasıl da yavaşladığını hissediyorsunuz. Sanki modern dünyanın telaşından uzak, kendi ritmiyle yaşayan bir organizma burası.
Turistlerin Gözdesi
Yerli ve yabancı turistler için vazgeçilmez bir durak haline gelmiş. Kimi mimarisine hayran kalıyor, kimi o otantik atmosferin tadını çıkarıyor. Herkes için ayrı bir cazibe noktası.
Aslında düşününce... Bu çarşı sadece bir alışveriş merkezi değil. O, aynı zamanda yaşayan bir tarih. Geçmişle bugünü buluşturan bir köprü.
Şu kesin ki, Selçuklu Çarşısı sadece taş ve tuğladan ibaret değil. O, bir medeniyetin ayakta kalan ruhu gibi. Ve görünen o ki, daha nice asırlar boyunca varlığını sürdürecek.
