
Ortadoğu'da yine kan ve barut kokusu var. İsrail'in komşu topraklardaki son askeri hamleleri, bölgeyi yeni bir gerilim sarmalının içine çekti. Arap Birliği ise bu kez sesini oldukça yüksek perdeden çıkardı – ve haklı olarak.
Mısır'ın başkenti Kahire'de acilen toplanan Arap Birliği Daimi Temsilciler Konseyi, İsrail'in Suriye ve Lübnan'a yönelik saldırılarını şiddetle kınadı. Bu, sıradan bir diplomatik not değil; adeta bir çığlık. Bölgenin kanayan yarasına parmak basan bir uyarı.
Peki ne oldu da bu kadar sert bir tepki geldi? İsrail ordusunun Suriye'nin bazı kentlerini ve Lübnan'ın doğusundaki Bekaa bölgesini hedef alan saldırıları, uluslararası hukuku hiçe sayan bir boyuta ulaşmış durumda. Arap Birliği'ne göre bu agresif tutum, tüm bölgenin istikrarını ve güvenliğini derinden tehdit ediyor.
Uluslararası Topluma Sert Çağrı
Arap Birliği, yayınladığı bildiride uluslararası toplumu da sorumluluk almaya davet etti. İsrail'in saldırgan politikalarına göz yumulmaması, bu tür eylemlerin derhal durdurulması için baskı kurulması istendi. Bir bakıma, “Artık yeter!” denildi.
Lübnan’ın egemenliğinin ihlal edilmesi özellikle vurgulandı. Zira İsrail’in Lübnan topraklarına yönelik saldırıları, ülkenin içinde bulunduğu kırılgan siyasi ve ekonomik durumu daha da ağırlaştırma riski taşıyor. Suriye için ise durum daha vahim – uzun yıllardır savaşla yıkıma uğramış bir ülke, şimdi de komşusunun hedef tahtası haline gelmiş durumda.
Sonuç olarak, Arap Birliği’nin bu çıkışı sadece bir kınamadan ibaret değil. Bölgede artan gerilimin daha büyük bir çatışmaya dönüşme ihtimaline karşı önemli bir uyarı. İsrail’in saldırıları devam ederse, kimse ateşler içindeki bu coğrafyada yangının nereye sıçrayacağını kestiremez.