
Gece yarısından sonra başlayan o korkunç gürültü hiç dinmedi. Adeta yerin yarıldığı o anlarda, Gazze'de hayat yine durma noktasına geldi. İsrail ordusunun son 24 saatteki saldırıları, zaten yaralı olan bu topraklara yeni acılar ekledi.
Resmi rakamlara göre -ki gerçek sayının çok daha fazla olduğundan şüphe yok- tam 34 Filistinli can verdi. Anneler, babalar, hatta çocuklar... Ölüm listesi her saat başka bir isim ekliyor.
Yaralı Sayısı Endişe Verici Boyutta
Yaklaşık 60 kişi yaralı olarak hastanelere yetiştirilebildi. Ancak biliyoruz ki pek çok yaralı, enkaz altında kalmış olabilir. İmkanların kısıtlılığı, yardım ekiplerinin çalışmalarını neredeyse imkansız hale getiriyor.
Filistin Sağlık Bakanlığı'nın açıklaması tüyleri diken diken ediyor: "Durum insanlık dramına dönüştü." Uluslararası toplum ise -her zamanki gibi- seyirci koltuğunda.
Enkaz Altında Kayıp Hayatlar
Kurtarma ekipleri, son derece zor şartlar altında çalışıyor. Elektrik kesintileri, tıbbi malzeme eksikliği ve süren saldırılar... Tüm bunlar, enkaz altındakilere ulaşmayı geciktiriyor. Kim bilir kaç kişi, yardım eli uzanana kadar hayata veda etti?
Bölgeden gelen görüntüler yürek parçalayıcı: paramparça olmuş binalar, ağlayan çocuklar, çaresizlik içindeki yetişkinler... İnsanın aklına ister istemez sorular geliyor: Bu ne zaman bitecek? Kaç can daha gitmeli?
Uluslararası Tepkiler Yetersiz Kalıyor
Birleşmiş Milletler'in "endişe açıklamaları" artık kimseyi ikna etmiyor. Arap ülkelerinin protestoları ise İsrail'i durdurmaya yetmiyor. Sanki dünya, Filistinlilerin acısını kanıksadı.
Oysa her ölüm bir dram. Her yıkılan ev, hayalleriyle birlikte yok olan aileler demek. Uluslararası diplomasi bu acılara bigane kalamaz - ya da en azından kalmamalı.
Peki ya sonra? Yarın yine aynı manşetleri okuyacak mıyız? Umudumuz, bu kısır döngünün bir gün son bulması. Ta ki insanlık, insan hayatının kutsallığını gerçekten anlayana kadar...