Güneş doğarken bile karanlığın kol gezdiği Gazze'de, barış umutları bir kez daha yerle bir oluyor. İsrail'in sözde ateşkesi delmeye devam ettiği haberleri, zaten yaralı olan bölgeyi kanatmaya yetiyor da artıyor bile.
Düşünün bir kere - sabahın ilk ışıklarıyla birlikte duyulan patlamalar, evlerine dönmeye çalışan insanların hayallerini nasıl da paramparça ediyor. İsrail ordusunun tankları ve askeri birlikleri, ateşkesin en temel kurallarını hiçe sayarak Gazze'nin farklı bölgelerinde konuşlanmaya devam ediyor. Bu ne perhiz bu ne lahana turşusu, değil mi?
Uluslararası Arenada Yalnız Kalan İsrail
BM yetkilileri bile bu durumdan rahatsız - ki onların rahatsızlığı genelde kağıt üstünde kalır ama bu sefer işler değişik görünüyor. Ateşkes anlaşmasının ruhuna ve metnine aykırı bu hareketler, İsrail'i uluslararası arenada giderek daha da yalnızlaştırıyor.
Ha, unutmadan söyleyeyim - Filistinli yetkililerin açıklamalarına göre İsrail, ateşkesin daha ilk saatlerinden itibaren kuralları çiğnemeye başlamış. Sanki daha önce hiç anlaşma imzalamamışlar gibi davranıyorlar. İnanılır gibi değil!
Yaralar Sarılmadan Yeni Yaralar
En acı olanı ise insani yardımların önünün kesilmesi. Yardım konvoyları hedeflerine ulaşamıyor, yaralılar tedavi edilemiyor, enkaz altından çıkarılmayı bekleyenler umutlarını yitiriyor. İnsanın içi acıyor gerçekten.
- Askeri hareketlilik artarak devam ediyor
- Sivil yerleşimlere yakın bölgelerde tatbikatlar
- Hava sahası ihlalleri hiç durmuyor
- İnsani yardım koridorları kapanıyor
Bölgeden gelen son görüntüler ve raporlar, durumun sanılandan çok daha vahim olduğunu gösteriyor. İsrail yetkilileri ise - ne beklenirdi ki - "güvenlik endişeleri" gibi bildik mazeretlerin arkasına sığınıyor.
Peki Ya Çözüm?
Bu kısır döngüden çıkış yolu var mı? Cevap basit aslında: uluslararası toplumun somut adımlar atması gerekiyor. Ama kim, nasıl? İşte orası meçhul.
Filistin tarafının uluslararası kurumlara yaptığı başvurular ve şikayetler bir işe yarar mı? Zaman gösterecek. Ama şu an için Gazze'de yaşanan, insanlık dramının en acı hallerinden biri olarak tarihe geçiyor.
Son sözüm şu: Dünya izliyor, kayıt altına alıyor. Tarih, bu anları asla unutmayacak.