
Dünyanın gözü önünde devam eden bu insanlık trajedisi, her geçen saat daha da katlanılmaz bir hal alıyor. Rakamlar soğuk ve sert: 65 binden fazla can, artık aramızda değil. 174 yaralı ise, çoğunun erişemediği tedavi imkanlarıyla hayata tutunmaya çalışıyor. İnanması güç ama gerçek bu.
Bölgeden gelen son bilgilere göre, durum hiç de iç açıcı değil. Hasar gören binalar, altüst olan hayatlar ve bitmek bilmeyen bir çatışma ortamı... İnsani yardım kuruluşları, adeta bir insanlık sınavı veriyor. Ancak kaynaklar sınırlı, ihtiyaçlar ise neredeyse sınırsız.
Uluslararası Toplumun Sessizliği
Belki de en çarpıcı olan, uluslararası toplumun bu duruma karşı gösterdiği – ya da gösteremediği – tepki. Diplomatik çözüm arayışları bir türlü sonuç vermiyor. Sanki herkes bir şeyler olmasını bekliyor, ama kimse harekete geçmek istemiyor. Bu pasiflik, oradaki insanların hayatına mal olmaya devam ediyor.
Yerel sağlık yetkilileri, durumun vahametini her fırsatta dile getiriyor. Hastaneler kapasitenin çok üzerinde çalışıyor, tıbbi malzeme eksikliği had safhada. Doktorlar, imkansızlıklar içinde kahramanca mücadele ediyor. Peki ya onların sesini gerçekten duyan var mı?
Geleceğe Dair Belirsizlik
Bu kriz bitmeyecek mi? Barış için atılacak adımlar ne zaman gelecek? Bu soruların cevabı şu an için meçhul. Gazze halkı, sadece fiziksel değil, aynı zamanda derin psikolojik yaralar da alıyor. Kayıpların ailelerinin acısı ise tarif edilemez boyutta.
Ortadoğu’nun bu kadim topraklarında yaşananlar, aslında hepimizi ilgilendiriyor. İnsanlık adına, vicdan adına... Unutmamalıyız ki, her istatistik bir insan, bir hayat hikayesi demek. Ve bu hikayeler, sessizce son bulmamalı.