Gazze'de havadan ve karadan devam eden İsrail saldırıları, bölgeyi tam anlamıyla bir ateş çemberine çevirmiş durumda. Son 24 saat, adeta kanla yazıldı. Resmi rakamlara göre korkunç bir bilanço: 41 can daha yitirildi, 100'ü aşkın insan ise yaralandı. Bu, sadece bir sayı değil; her biri bir aile, bir hayat, bir hikâye demek.
Ortadoğu'nun bu küçük ama dirençli topraklarında yaşananlar, artık sıradan bir haber olmaktan çıktı. Adeta bir insanlık trajedisine dönüştü. Evler, sokaklar, adeta birer savaş alanı. İnsanlar, bir sonraki nefeslerinin kendilerine ait olup olmayacağını bilmeden yaşıyor. Çok acı.
Rakamların Arkasındaki İnsan Hikayeleri
Ölenlerin arasında –belki de en trajik olanı– kadınlar ve çocuklar da var. Savunmasız insanlar. Saldırıların yoğunlaştığı bölgelerde sağlık ekipleri, enkaz altından ceset çıkarmaya çalışıyor. İmkanlar kısıtlı, zaman ise daralıyor. Yaralılar için hastanelerde yeterli ilaç ve ekipman sıkıntısı had safhada. Durum gerçekten vahim.
Uluslararası toplumun tepkisi ise –her zamanki gibi– yetersiz kalmaya devam ediyor. Birleşmiş Milletler'den gelen açıklamalar, kınama mesajları... Peki ya sonra? Pratikte bir değişiklik olmuyor maalesef. Bölge halkı, kaderine terk edilmiş gibi hissediyor kendini. Kim bilir, belki de öyledir.
Peki Ya Sonra Ne Olacak?
Şiddet sarmalı devam ettikçe, barış umutları da giderek uzaklaşıyor. Taraflar arasındaki güven –zaten kırılgan olan– iyice yok oluyor. Diplomasi kanalları tıkanmış durumda. Bu kısır döngüden nasıl çıkılır, kimse net bir cevap veremiyor. Tek bildiğimiz, insanların ölmeye devam ettiği.
Bu savaşın bitmesi için dünya liderlerinin daha somut adımlar atması şart. Aksi takdirde, Gazze'de her gün yeni bir 24 saatin bilançosu yazılmaya devam edecek. Ve biz, uzaktan bu rakamlara bakıp üzülmekle yetineceğiz. İnsanlık adına utanç verici.
