Ortadoğu'nun kanayan yarası Gazze'de durum hiç de iç açıcı değil. Ateşkes umutları havada asılı kalırken, yerel saatlerle son yirmi dört saat içinde yaşananlar, adeta bir kabus gibi.
Resmi rakamlara göre -ki gerçek sayının çok daha fazla olduğu söyleniyor- en az 86 Filistinli hayatını kaybetti. Yaralı sayısı ise 130'u aşmış durumda. Bu soğuk rakamların ardında ise parçalanmış aileler, bomba sesleriyle sarsılan çocuklar ve en temel insani ihtiyaçlardan mahrum kalan binlerce insan var.
Uluslararası Tepkiler Büyüyor
Birleşmiş Milletler yetkilileri durumu "korkunç" olarak nitelendirirken, bölgedeki insani yardım kuruluşları adeta nefes almadan çalışıyor. Ancak erişim sorunları ve güvenlik endişeleri, yardımların ihtiyaç sahiplerine ulaşmasını ciddi şekilde engelliyor.
Öyle ki, hastanelerdeki durum içler acısı. Tıbbi malzeme eksikliği, elektrik kesintileri ve aşırı yoğunluk, sağlık çalışanlarını imkansız bir mücadelenin içine itmiş durumda. "Burada her gün bir mucizeye tanık oluyoruz," diyor bir doktor, sesi titreyerek. "Ama mucizeler yetmiyor artık."
Diplomatik Girişimler Sonuç Verecek mi?
Mısır ve Katar'ın arabuluculuğundaki ateşkes görüşmeleri devam ederken, tarafların pozisyonları arasında hala derin bir uçurum var. İsrail yetkilileri Hamas'ın tuttuğu rehinelerin serbest bırakılmasında ısrar ederken, Filistin tarafı kalıcı bir ateşkes ve İsrail askerlerinin çekilmesi talebinde bulunuyor.
Washington'dan gelen son açıklamalar ise ABD'nin daha fazla baskı yapmaya hazırlandığını gösteriyor. Fakat -daha önce de defalarca gördüğümüz gibi- uluslararası diplomasinin yavaş işleyen çarkları, Gazze'deki acil insani ihtiyaçların çok gerisinde kalıyor maalesef.
Sokaklarda yaşanan trajediyi anlatmak için kelimeler yetersiz kalıyor gerçekten. Enkaz altından çıkarılan çocuklar, evsiz kalan aileler, temiz su bulamayan anneler... İnsanın içini acıtan manzaralar bunlar.
Peki ne olacak? Kimse kesin bir cevap veremiyor. Ancak bir gerçek var ki, bu korkunç istatistiklerin her birinin arkasında bir insan hikayesi, yok olan hayaller ve sönen umutlar yatıyor. Ve dünya, bir kez daha, bu trajediye seyirci kalmakla suçlanıyor.
