
Güneş, Gazze'nin enkaz yığınına dönmüş sokaklarına yeniden vurduğunda, rakamların soğuk gerçekliği yürekleri dağlıyor. Son bir gün… Sadece son bir gün içinde, 68 can daha bu amansız çarkın arasında öğütülüp gitti. Kimi evinin enkazı altında, kimi sığındığı okulun bahçesinde. Sayıların ardındaki insan hikayelerini düşünmek bile insanın içini acıtıyor.
Filistin Sağlık Bakanlığı'nın açıklaması – resmi, buz gibi, ama o rakamlara sığmayan bir acıyı barındıran – durumun vahametini gözler önüne seriyor. Yaralı sayısı ise 94. Her biri, bir ömür sürecek fiziksel ve psikolojik yaralarla boğuşacak. Hastaneler? Zaten ilaçsız, ekipmansız ve enerjisiz. Doktorlar, kahramanca çabalarına rağmen, imkansız bir savaş veriyor.
Uluslararası Arenada Sessiz Çığlık
Dünya ise bu trajediye seyirci kalmaya devam ediyor. Birleşmiş Milletler'den gelen açıklamalar, kınama metinleri, acil çağrılar… Hepsi birer kâğıt parçası olup uçup gidiyor adeta. Bölgedeki insani yardım kuruluşları, fiilen çalışan son melekler, çığlık atıyor: "Bu bir insanlık ayıbı!" diye. Peki, kim dinliyor?
Bölge sakinleri – evet, onlar için 'sıradan hayat' diye bir şey kalmadı artık – her patlamada, her uğultuda yürekleri ağızlarında yaşamaya mahkum edildi. Çocuklar, oyun oynamayı unuttu; en büyük oyunları, hayatta kalmak oldu. Ebeveynlerin çaresizliği ise tarif edilemez boyutta.
İnsani Yardım Çıkmazı ve Siyasi Çözümsüzlük
Mısır sınırındaki insani yardım koridoru meselesi, kördüğüm olmuş durumda. Politik hesaplar, masum insanların hayatından daha ağır basıyor ne yazık ki. Gıda, su, ilaç… En temel insani ihtiyaçlar bile bir lütuf haline geldi. Bu kriz, artık sadece bir silahlı çatışma değil; aynı zamanda ağır bir insanlık krizi.
Peki, ne zaman bitecek bu kan? Diplomasi masaları ne zaman somut bir sonuç verecek? Kimse net bir yanıt veremiyor. Tek bilinen, her geçen saatin, yeni kayıplar, yeni acılar ve onarılması güç yaralar getirdiği. Uluslararası toplumun bu seyirci tutumu, tarih önünde ağır bir sorumluluk olarak kayda geçecek.
Gazze'de bugün yine siren sesleri duyuldu. Kaç cana daha mal olacak bu ses, kimse bilmiyor. Tek umut, bu karanlığın bir an önce son bulması.