
Dün akşamüstü Gazze semalarında yükselen dumanlar, bir kez daha savaşın acımasız yüzünü hatırlattı. İsrail ordusunun başlattığı operasyonlarda -neredeyse inanmak istemeyeceğiniz bir rakam- tam 49 masum sivil hayatını kaybetti.
Olaylar öyle hızlı gelişti ki, insanlar ne olduğunu anlamaya fırsat bulamadı. Bir anda evler, sokaklar, güvenli sanılan her yer birer ölüm tuzağına dönüştü. Çocuklar, kadınlar, yaşlılar... Hepsi bu amansız saldırıdan nasibini aldı.
Uluslararası Tepkiler Yağmuru
BM yetkilileri olayları "korkunç" diye nitelendirirken, insan hakları örgütleri derhal bağımsız bir soruşturma çağrısında bulundu. Avrupa Birliği'nden gelen açıklamalar ise oldukça sert: "Bu insanlık trajedisinin derhal son bulmasını talep ediyoruz."
Amerika Birleşik Devletleri ise -her zamanki gibi- diplomatik dilini korumaya çalışsa da, artan baskılara dayanmakta zorlanıyor. Sosyal medyada #GazzeKatliamı etiketiyle paylaşımlar rekor kırıyor.
Yaralı Sayısı Endişe Verici
Ölü sayısı 49 olarak açıklanırken, yaralı sayısının 200'ü aştığı belirtiliyor. Hastanelerin durumu içler acısı - ilaç sıkıntısı, elektrik kesintileri ve personel yetersizliğiyle boğuşuyorlar.
Yerel bir doktorun telefonla anlattıkları tüyler ürpertici: "Bugün hayatımda gördüğüm en kötü gündü. Çocuklar, bebekler... Yardım gelmezse daha çok kaybedeceğiz."
İsrail tarafı ise saldırıların "terör hedeflerine" yönelik olduğunu iddia etse de, uluslararası gözlemciler bu açıklamayı sorguluyor. Gerçekten de, ölenlerin çoğunun sivil olması İsrail'in argümanını zayıflatıyor.
Bölgedeki insani durum giderek kötüleşirken, acil yardım çağrıları yapılıyor. Ancak sınır kapılarının kapalı olması yardımların ulaşmasını engelliyor. Adeta bir kısır döngü...
Peki ya sonra? Bu kan dökmek nereye kadar sürecek? İnsanlık olarak ne zaman uyanacağız? Cevabı bilen yok, ama bedel her geçen gün daha ağır oluyor.