Gazze'den gelen haberler yürek burkuyor. Kassam Tugayları, uzun süredir beklenen bir açıklamayla iki İsrailli esirin cenazesini Kızılhaç aracılığıyla İsrail makamlarına teslim ettiğini duyurdu. İşte o anlar ve detaylar...
Kızılhaç'ın Aracılık Rolü
Uluslararası Kızılhaç Komitesi, bu hassas operasyonda kritik bir köprü vazifesi gördü. İki taraf arasında -neredeyse imkansız görünen- bir insani köprü kurdular. Aslında düşününce, savaşın ortasında bile insani değerlerin tamamen kaybolmadığını gösteren nadir anlardan biriydi bu.
Operasyonun teknik detaylarına gelirsek... Cenazelerin transferi titizlikle planlanmıştı. Her iki tarafın da güvenlik endişeleri vardı - kimse ek bir riske girmek istemiyordu. Kızılhaç ekipleri, standart protokolleri harfiyen uyguladı.
Kimdi Bu İki Esir?
İsrail tarafından yapılan açıklamalara göre, cenazeleri teslim edilen esirlerin kimlikleri doğrulandı. Aileler aylardır haber alamamanın ıstırabını yaşıyordu. Şimdi ise en kötü haberi aldılar. İnsan düşünmeden edemiyor: Savaşın en acımasız yanı belki de bu - ailelerin belirsizlik içinde çırpınışı.
Haberi alan yakınlarının hissettiklerini tahmin etmek güç. Bir yanda kaybettiklerini öğrenmenin derin üzüntüsü, diğer yanda artık bir mezar taşına bile sarılabilmenin o küçük tesellisi...
Hamas'ın Politik Hamlesi
Kassam Tugayları'nın bu hareketi sadece insani bir adım değil, aynı zamanda stratejik bir mesaj taşıyor. Hamas, elindeki tüm kozları dikkatle oynuyor. Esir takası müzakerelerinde -bana kalırsa- psikolojik üstünlük sağlamaya çalışıyor.
Şu an bölgedeki durumu özetlemek gerekirse:
- Cenaze teslimi insani bir jest olarak sunulsa da
- Arka planda yoğun diplomatik trafik devam ediyor
- Her iki taraf da kamuoyu nezdinde prestij kaybetmemeye çalışıyor
Ortadoğu'nun bu kadim topraklarında ölüm bile siyasetin bir parçası haline gelmiş durumda. Üzücü ama gerçek.
Bölgedeki Gerilim Devam Ediyor
Bu insani gelişmeye rağmen, Gazze-İsrail hattındaki gerginlik devam ediyor. Ateşkes görüşmeleri bir ileri bir geri gidiyor. Taraflar birbirlerini provokasyonla suçluyor. Sanki bir kısır döngü içindeyiz - her seferinde aynı senaryo farklı oyuncularla tekrarlanıyor.
Son gelişmeler ışığında, önümüzdeki günlerde ne olabilir? Belki bu cenaze teslimi yeni bir diyalog kapısı aralar, kim bilir. Ya da sadece geçici bir insani mola olarak kalır. Ortadoğu'da geleceği tahmin etmek, rüzgara fısıldamaya benziyor çünkü.
Bir gazeteci olarak yıllardır bu coğrafyayı takip ediyorum. Şunu söyleyebilirim: Her insani adım, umudun tamamen tükenmediğini gösteriyor. Ama ne yazık ki, bu küçük umut kıvılcımları genellikle daha büyük fırtınaların habercisi oluyor.