Ortadoğu'nun kanayan yarası Gazze'den çarpıcı bir açıklama geldi. Hamas'ın kıdemli isimlerinden Sami Ebu Zuhri, adeta barışa uzanan bir zeytin dalı uzattı. Ama tabii ki belli şartlarla...
"Biz aslında savaşmayı seven bir örgüt değiliz" diyor Zuhri, sözlerine devam ederken. Sanki uzun yıllardır süren çatışmaların yorgunluğu ses tonuna yansımış gibi. "Mesele şu ki, İsrail işgali son bulursa, bizim de silahlara ihtiyacımız kalmaz."
Aslında Her Şey Çok Basit
Düşünsenize, yıllardır kan ve gözyaşıyla anılan bir bölgeden gelen bu mesaj ne kadar da net. Zuhri'nin dediği gibi, "Biz silahlanmayı kendi keyfimizden yapmıyoruz." İşin özüne bakarsanız, bu bir savunma mekanizmasından başka bir şey değil.
Tam bu noktada şunu sormak geliyor insanın içinden: Acaba dünya bu mesajı duyacak mı? Yoksa kulaklar yine sağır mı kalacak?
Uluslararası Topluma Çağrı
Hamas sözcüsü, sadece İsrail'e değil, tüm dünyaya sesleniyor adeta. "Bize baskı yapmak yerine, asıl sorunun kaynağına bakın" der gibi. İşgal biterse silah da biter - bu kadar basit!
Ama işte o 'işgalin bitmesi' kısmı, maalesef öyle kolay çözülecek gibi durmuyor. Bölgedeki gerginlik tüm şiddetiyle devam ederken, bu açıklama belki de bir umut ışığı olabilir. Kim bilir?
Zuhri'nin sözleri öyle rastgele söylenmiş laflar değil. Hamas'ın uzun süredir üzerinde düşündüğü bir stratejinin dışa vurumu gibi. "Biz savaşmak istemiyoruz ama kendimizi korumak zorundayız" diyorlar. Haklılar mı? Bu çetrefilli sorunun cevabı, bakanın gözünde saklı belki de.
Sonuç olarak, Ortadoğu'nun bu kadim topraklarında yeni bir sayfa açılabilir mi? Cevabı zaman gösterecek ama en azından bir kapı aralandı. Gerisi, tarafların iradesine kalmış...
