Uluslararası diplomasi sahnesinde bugün adeta bomba etkisi yaratan bir gelişme yaşandı. Kanada hükümeti, uzun süredir tartışma konusu olan bir meselede nihayet pozisyonunu netleştirdi ve Filistin'i resmen devlet olarak tanıma kararı aldı. Bu hamle, Orta Doğu'daki dengeleri yeniden şekillendirebilecek nitelikte.
Dışişleri Bakanı Mélanie Joly'nin yaptığı açıklama, Ottawa'daki federal hükümet binasında düzenlenen basın toplantısında kamuoyuna duyuruldu. Joly, "Kanada olarak Filistin halkının self-determinasyon hakkını tanımanın zamanının geldiğine inanıyoruz" ifadelerini kullandı. Bu sözler, salonda adeta elektrik etkisi yarattı.
Dış Politika Paradigmasında Köklü Değişim
Aslında bu karar, Kanada'nın geleneksel dış politika çizgisinden oldukça farklı bir yöne işaret ediyor. Geleneksel olarak İsrail yanlısı bir tutum sergileyen Ottawa yönetimi, son dönemde yaşanan insani krizler ve uluslararası baskılar nedeniyle pozisyon değiştirmek zorunda kalmış görünüyor.
Kararın arka planında, son altı aydır devam eden yoğun diplomatik trafik ve BM nezdindeki müzakereler yatıyor. Kanada yetkilileri, bu süreçte Avrupa Birliği ülkeleri ve Arap ligi üyeleriyle sıkı bir koordinasyon içinde çalışmış.
Pratik Yansımalar ve Sonuçları
Peki bu karar ne anlama geliyor? Öncelikle, Kanada artık Filistin'i bağımsız bir devlet olarak tanıyacak ve iki devletli çözüm perspektifini resmi politika olarak benimseyecek. Elçilik düzeyinde temsil ve diplomatik ilişkilerin önü açılacak.
Ancak işin bir de şüpheyle yaklaşan tarafı var. Bazı analistler, bu kararın sembolik olmaktan öteye geçemeyeceğini, pratikte çok az şeyi değiştireceğini düşünüyor. Nihayetinde, İsrail-Filistin çatışmasının çözümü için çok daha kapsamlı adımlara ihtiyaç duyulduğu aşikar.
Reaksiyonlar ise tahmin edilebileceği gibi kutuplaşmış durumda. Filistin tarafı kararı "tarihi bir adım" olarak nitelerken, İsrail hükümeti "ödüllendirici bir yanlış" olduğu görüşünde. Washington'dan ise şimdilik resmi bir açıklama gelmiş değil.
Sonuç olarak, Kanada'nın bu cesur hamli uluslararası ilişkilerde yeni bir sayfa açabilir. Diğer batılı ülkelerin de benzer adımlar atıp atmayacağı ise merak konusu. Diplomasi dünyası şimdi bu gelişmenin domino etkisi yaratıp yaratmayacağını izliyor.
