Netanyahu'nun Kıyamet Uyarısı: Hamas Silah Bırakmazsa Orta Doğu'da Fırtına Kopacak!
Netanyahu: Hamas Silah Bırakmazsa Kıyamet Kopacak

Ortadoğu'nun kanayan yarası Gazze'de gerilim yeniden tırmanışa geçti. İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu, bugün yaptığı beklenmedik açıklamayla adeta bomba etkisi yarattı. Hamas'ın silahları bırakmayı reddetmesi durumunda bölgede 'kıyamet kopacağını' söyledi - bu sözler, zaten gergin olan bölge diplomasisinde şimşekleri üzerine çekecek türden.

Netanyahu'nun tehditkâr üslubu, uluslararası toplumda endişeyle karşılandı. Sanki bir film senaryosundan fırlamış gibi duran bu 'kıyamet' benzetmesi, İsrail'in Gazze politikasında yeni ve daha sert bir döneme işaret ediyor olabilir mi? Gerçekten de, son haftalarda sınırda yaşanan çatışmalar ve roket saldırıları, barış umutlarını bir kez daha yerle bir etmiş durumda.

Hamas'tan Sert Yanıt: 'Teslim Olmayacağız'

Öte yandan Hamas sözcüleri, Netanyahu'nun bu çıkışını 'psikolojik savaş' olarak nitelendirdi. Grubun üst düzey yetkililerinden biri, ismini vermeden yaptığı açıklamada, "Biz asla ve asla silah bırakmayız. Bu topraklarda özgürlük için mücadele etmek en doğal hakkımız" diye konuştu. Bu sözler, taraflar arasındaki uçurumun ne kadar derin olduğunu bir kez daha gözler önüne serdi.

Aslında durum oldukça karmaşık. Gazze'deki sıradan insanlar - kadınlar, çocuklar, yaşlılar - bu siyasi satranç oyununun piyonları olmaktan bıkmış durumda. Onlar sadece elektrik, temiz su ve güvenli bir gelecek istiyorlar. Ama görünen o ki, bu basit istekler bile siyasi hesapların gölgesinde kalıyor.

Bölgesel Dengeler ve Uluslararası Tepkiler

Bu kriz sadece İsrail ve Hamas arasında değil. Bölgedeki diğer aktörler de sessizce pozisyon alıyor. Mısır'ın arabuluculuk girişimleri devam ederken, Katar ve Ürdün de arka planda diplomatik trafiği yoğunlaştırmış durumda. Batılı ülkeler ise - nasıl desem - geleneksel 'dengeli' açıklamalarıyla yetiniyorlar.

Amerika Birleşik Devletleri Dışişleri Bakanlığı'ndan yapılan açıklamada, 'tarafları sakinliğe çağırdıklarını' söylediler. Ama bu çağrılar ne kadar işe yarıyor? Bölge uzmanları, Biden yönetiminin iç politik sorunları nedeniyle Orta Doğu'ya eskisi kadar odaklanamadığını düşünüyor. Bu da Netanyahu'ya daha fazla manevra alanı sağlıyor olabilir.

Sivil Halk Endişeli: 'Bu Kısır Döngü Ne Zaman Bitecek?'

Gazze'de yaşayan Ahmed, iki çocuk babası bir öğretmen. Telefonla ulaşabildiğimiz Ahmed'in sesi yorgun: "Her gün aynı şey. Siyasetçiler tehditler savuruyor, biz ise hayatta kalmaya çalışıyoruz. Çocuklarımın normal bir hayatı olsun istiyorum, bu çok mu şey?" diye soruyor. Onun bu sorusu, aslında tüm bölge halklarının ortak dileği.

İsrail tarafında da durum farklı değil. Sderot sakinleri, sık sık sirens sesleriyle sığınaklara koşmaktan yorgun düşmüş. Genç bir anne olan Rachel, "Çocuğumu her gün kreşten alırken acaba bugün roket yağacak mı diye düşünmekten bıktım" diyor. İnsani boyutu unutmuş gibi görünen bu siyasi kriz, her iki taraftaki sivil halkı derinden etkiliyor.

Peki bu kısır döngü nasıl kırılacak? Uzmanlara göre çözüm, tarafların birbirlerini 'terör örgütü' veya 'işgalci güç' olarak nitelemekten vazgeçip insani diplomasiye yönelmelerinde yatıyor. Ama bu kolay olmayacak - güven eksikliği o kadar derin ki, her adım şüpheyle karşılanıyor.

Netanyahu'nun 'kıyamet' vurgusu belki de retorik bir abartıydı. Ancak unutmamak gerekir ki, tarih bize retoriklerin bazen kendi kendini gerçekleştiren kehanetlere dönüşebildiğini gösteriyor. Umarım bu sefer öyle olmaz.